-
از ملوک خاک جز بانگ دهل ** تو نخواهی یافت ای پیک سبل
- Ey yol çavuşu, ey aykırı yollarda koşup duran, sen şu toprak yüzündeki padişahlardan davul sesinden başka bir şey bulamazsın ki.
-
شهریان خود رهزنان نسبت بروح ** روستایی کیست گیج و بی فتوح
- Şehirliler bile ruha nispetle yol uran hırsızlardan ibaretken köylü dediğim kim oluyor? Feyizden mahrum bir ahmak!
-
این سزای آنک بی تدبیر عقل ** بانگ غولی آمدش بگزید نقل
- Aklına, tedbirine uymayıp gulyabani sesi duyunca o sese tabi olana bu layıktır” diyorlardı.
-
چون پشیمانی ز دل شد تا شغاف ** زان سپس سودی ندارد اعتراف
- Yaptığı işe candan gönülden nâdim oldu, oldu ama artık soğuk soğuk ah etmenin ne faydası var.
-
آن کمان و تیر اندر دست او ** گرگ را جویان همه شب سو بسو 645
- Şehirli de bütün gece elinde yayla ok, her yanı gezip dolaşmakta, her tarafta kurt araştırmaktaydı.
-
گرگ بر وی خود مسلط چون شرر ** گرگ جویان و ز گرگ او بیخبر
- Hâlbuki asıl kurt, kıvılcım gibi ona sıçramış, musallat olmuştu da o bundan habersiz hâlâ kurt arıyordu.
-
هر پشه هر کیک چون گرگی شده ** اندر آن ویرانهشان زخمی زده
- Sivrisineklerle pireler, kurt gibi o viranede onların başına üşüşmüş, onları yaralayıp duruyordu.
-
فرصت آن پشه راندن هم نبود ** از نهیب حملهی گرگ عنود
- İnatçı kurdun saldırması korkusuyla sivrisinekleri kovmaya da mecalleri yoktu.
-
تا نباید گرگ آسیبی زند ** روستایی ریش خواجه بر کند
- Kurt gelir de sürüye bir ziyan verirse köylü şehirlinin saçını, sakalını yolardı.
-
این چنین دندانکنان تا نیمشب ** جانشان از ناف میآمد به لب 650
- Dertleri aşırı bir derecede, yürekleri ağızlarına gelmiş bir hâlde beklerken,