-
باد خرکرهی چنین رسوات کرد ** هستی نفی ترا اثبات کرد 680
- Eşek sıpasının yellenmesi seni böyle rüsvay etti, senin, ben yokum diye kendini nefyedişini reddederek, varlığını ispat etti.
-
این چنین رسوا کند حق شید را ** این چنین گیرد رمیدهصید را
- Allah, sersem adamı böyle rüsvay eder, kaçan avı böyle yakalar işte!”
-
صد هزاران امتحانست ای پسر ** هر که گوید من شدم سرهنگ در
- Hey babam hey… Ben, padişah kapısına çavuş oldum diyene yüz binlerce sınama var.
-
گر نداند عامه او را ز امتحان ** پختگان راه جویندش نشان
- Halk, onu bu sınamayla tanımasa bile ileri gelenler, onun dâvasına delil ister, yolundan nişan sorarlar.
-
چون کند دعوی خیاطی خسی ** افکند در پیش او شه اطلسی
- Aşağılık bir adam, terzilik dâvasına kalkışsa padişah, onun önüne bir atlas kumaş atar.
-
که ببر این را بغلطاق فراخ ** ز امتحان پیدا شود او را دو شاخ 685
- Bundan bir geniş kaftan yap der. Bu sınamayla yersiz dâvaya kalkışanın başında iki boynuzdur peyda olur, öküzlüğü anlaşılıverir.
-
گر نبودی امتحان هر بدی ** هر مخنث در وغا رستم بدی
- Eğer kötüleri sınama olmasaydı her puşt, savaşta Rüstem kesilirdi!
-
خود مخنث را زره پوشیده گیر ** چون ببیند زخم گردد چون اسیر
- Farz et ki puşt zırh giymiş, kaç para eder? Savaşa girişip sıkışınca esir olacak değil mi?
-
مست حق هشیار چون شد از دبور ** مست حق ناید به خود تا نفخ صور
- Allah sarhoşu, kasırgadan ayrılır mı hiç? O, sur üfürülünceye kadar kendine gelmez.
-
بادهی حق راست باشد بی دروغ ** دوغ خوردی دوغ خوردی دوغ دوغ
- Allah şarabı doğrudur, doğru… Yalanı yok. Sense şarap değil, ayran içmişsin, ayran içmişsin, ayran içmişsin!