-
همچنان این قوت ابدال حق ** هم ز حق دان نه از طعام و از طبق
- Hak Abdalının kuvveti de bil ki Hak’tandır; yemekten tabaktan değil.
-
جسمشان را هم ز نور اسرشتهاند ** تا ز روح و از ملک بگذشتهاند
- Onların cisimlerini nurla da yuğurdular… Onlar bu yüzden ruhu da geçtiler, meleği de.
-
چونک موصوفی باوصاف جلیل ** ز آتش امراض بگذر چون خلیل
- Sen de ulu Allah’ın sıfatlarıyla sıfatlandın... Halil’e olduğu gibi sana da ateş gül bahçesi haline geldi.
-
گردد آتش بر تو هم برد و سلام ** ای عناصر مر مزاجت را غلام 10
- Ey unsurlar, mizacına köle olan, beş duyguyla altı cihet râm oldu.
-
هر مزاجی را عناصر مایهاست ** وین مزاجت برتر از هر پایه است
- Her mizacın mayası anasırdır. Fakat senin şu mizacın, her mertebeden üstün.
-
این مزاجت از جهان منبسط ** وصف وحدت را کنون شد ملتقط
- Senin mizacın, şu yayılmış, şu geniş âlemden birlik vasfını bir araya derleyip toplayıvermiştir.
-
ای دریغا عرصهی افهام خلق ** سخت تنگ آمد ندارد خلق حلق
- Ne yazık, halkın anlayış sahası pek dar... Halkın havsalası yok!
-
ای ضیاء الحق بحذق رای تو ** حلق بخشد سنگ را حلوای تو
- Fakat ey Hak ziyası, reyindeki isabet ve kudret, o kadar büyüktür ki helvan, taşa bile boğaz verir.
-
کوه طور اندر تجلی حلق یافت ** تا که می نوشید و می را بر نتافت 15
- Tur dağı, tecelliye uğrayınca boğazlandı, şarap içti, hatta o şaraba tahammül edemedi de
-
صار دکا منه وانشق الجبل ** هل رایتم من جبل رقص الجمل
- Yarıldı, zerre zerre oldu. Hiç dağın deve gibi oynadığını gördünüz mü?