English    Türkçe    فارسی   

3
768-777

  • چون گلستان گشته‌ام صد رنگ و خوش ** مر مرا سجده کن از من سر مکش
  • Gül bahçesi gibi ne de güzel bir hale geldim, ne de hoş yüzlerce renklere boyandım. Benden baş çekme, secde et bana!
  • کر و فر و آب و تاب و رنگ بین ** فخر دنیا خوان مرا و رکن دین
  • Şu güzelliğime, şu letafetime, şu rengime bak da bana Fahri Dünya, Rükn-i din de!
  • مظهر لطف خدایی گشته‌ام ** لوح شرح کبریایی گشته‌ام 770
  • Allah lütfuna mazhar oldum. Ululuk sırlarını şerheden levh haline geldim.
  • ای شغالان هین مخوانیدم شغال ** کی شغالی را بود چندین جمال
  • Çakallar, oraya toplandılar, mumun etrafındaki pervaneye döndüler.
  • آن شغالان آمدند آنجا بجمع ** همچو پروانه به گرداگرد شمع
  • Hiç çakalda bunca güzellik mi olur?”
  • پس چه خوانیمت بگو ای جوهری ** گفت طاوس نر چون مشتری
  • “Peki, a elmasım, sana ne diyelim?” diye sordular. Çakal: “Müşteri yıldızına benzer erkek aslan deyin” dedi.
  • پس بگفتندش که طاوسان جان ** جلوه‌ها دارند اندر گلستان
  • Bunun üzerine dediler ki: “İyi ama can tavusları gül bahçelerinde salınır cilvelenirler.”
  • تو چنان جلوه کنی گفتا که نی ** بادیه نارفته چون کوبم منی 775
  • “Sen de öyle cilveleniyor musun?” Çakal: “Yok canım. Çöle düşmeden nasıl Mina’ya vardım diyebilirim?” dedi.
  • بانگ طاووسان کنی گفتا که لا ** پس نه‌ای طاووس خواجه بوالعلا
  • ”Peki, tavus kuşları gibi bağırabilir misin? Diye sordular. “Kara taştan kaynak mı çıkar hiç” diye cevap verdi.
  • خلعت طاووس آید ز آسمان ** کی رسی از رنگ و دعویها بدان
  • Bunun üzerine dediler ki: “Tavusun güzellik elbisesi gökten gelir, ezelîdir. Hileyle dâva ile hiç, o güzelliği elde edebilir misin sen?
  • تشبیه فرعون و دعوی الوهیت او بدان شغال کی دعوی طاوسی می‌کرد
  • Firavun’un Allahlık dâvasına kalkışması da çakalın tavusluk iddiasına benzer