English    Türkçe    فارسی   

3
843-852

  • با معبر گفت و با اهل نجوم ** چون بود دفع خیال و خواب شوم
  • Düş yorucularla müneccimlere “Bu hayâlin, bu kötü rüyanın delâlet ettiği şeyi nasıl defetmeli?” dedi.
  • جمله گفتندش که تدبیری کنیم ** راه زادن را چو ره‌زن می‌زنیم
  • Hepsi de dediler ki: “Bir tedbirde bulunalım, çocuğun doğmasına mâni olalım”
  • تا رسید آن شب که مولد بود آن ** رای این دیدند آن فرعونیان 845
  • Doğum gecesi gelince Firavun kulları şu tedbiri kabul ettiler, şunu münasip gördüler:
  • که برون آرند آن روز از پگاه ** سوی میدان بزم و تخت پادشاه
  • O gün İsrailoğullarını erkenden meydana, padişahın huzuruna götüreceklerdi.
  • الصلا ای جمله اسرائیلیان ** شاه می‌خواند شما را زان مکان
  • “Ey İsrail oğulları, haydin… Sizi padişah filân yerde huzuruna çağırıyor.
  • تا شما را رو نماید بی نقاب ** بر شما احسان کند بهر ثواب
  • Sizi örtüsüz, nikapsız yüzünü gösterecek, sevaba ermek üzere size ihsanlarda bulunacak” diye tellâllar bağıracaklardı.
  • کان اسیران را بجز دوری نبود ** دیدن فرعون دستوری نبود
  • Çünkü o esirler, Firavuna hiç yaklaşmazlardı, onu görmelerine izin yoktu.
  • گر فتادندی به ره در پیش او ** بهر آن یاسه بخفتندی برو 850
  • Hatta yolda ona rastlasalar yüzükoyun yere kapanmaları emredilmişti.
  • یاسه این بد که نبیند هیچ اسیر ** در گه و بیگه لقای آن امیر
  • Kanun buydu: hiçbir esir, ister vakitli olsun, ister vakitsiz, o padişahın yüzünü göremeyecek.
  • بانگ چاووشان چو در ره بشنود ** تا ببیند رو به دیواری کند
  • Yolda çavuşların seslerini duydu mu, yüzünü görmemek için duvara dönecekti.