-
خازنش عمران هم اندر خدمتش ** هم به شهر آمد قرین صحبتش
- Haznedarı İmran da yanındaydı. Onunla konuşa konuşa şehre geldi.
-
گفت ای عمران برین در خسپ تو ** هین مرو سوی زن و صحبت مجو
- Ona, “İmran, bu gece sen de burada yat, karının yanına gitme onunla buluşma” dedi.
-
گفت خسپم هم برین درگاه تو ** هیچ نندیشم بجز دلخواه تو 875
- İmran, “Peki, burada yatarım, senin gönlünün istediği şeyden başka bir şey düşünmem bile” dedi.
-
بود عمران هم ز اسرائیلیان ** لیک مر فرعون را دل بود و جان
- İmran da İsrail oğullarındandı. Fakat Firavuna âdeta gönüllü, candı.
-
کی گمان بردی که او عصیان کند ** آنک خوف جان فرعون آن کند
- Firavun, onun isyan edeceğini, gönlünü korktuğu şeyi yapacağını nereden aklına getirecekti?
-
جمع آمدن عمران به مادر موسی و حامله شدن مادر موسی علیهالسلام
- İmran’ın, Musa’nın anasıyla buluşması ve kadının Musa’ya gebe kalması
-
شب برفت و او بر آن درگاه خفت ** نیمشب آمد پی دیدنش جفت
- Firavun gitti, İmran da orada yatıp uyudu. Gece yarısından sonra karısı, onu görmeye geldi.
-
زن برو افتاد و بوسید آن لبش ** بر جهانیدش ز خواب اندر شبش
- Üstüne kapanıp dudaklarından öpmeye koyuldu. Gece yarısı, onu uykudan uyandırdı.
-
گشت بیدار او و زن را دید خوش ** بوسه باران کرده از لب بر لبش 880
- İmran uyanıp karısını gördü. Kadın, hoşuna gitti, dudak dudağa öpüşmeye başladılar.
-
گفت عمران این زمان چون آمدی ** گفت از شوق و قضای ایزدی
- İmran, “Bu zamanda nasıl geldin?” dedi. Kadın “Sana iştiyakımdan. Allah’ın kaza ve kaderi bu” diye cevap verdi.
-
در کشیدش در کنار از مهر مرد ** بر نیامد با خود آن دم در نبرد
- İmran, karısını sevgiyle kucakladı kendini tutamadı.