-
طرفه کوری دوربین تیزچشم ** لیک از اشتر نبیند غیر پشم
- Bu kör, ne şaşılacak şey kördür; uzağı görür, gözü de keskin. Fakat yalnız devedeki yükü görür.
-
مو بمو بیند ز صرفه حرص انس ** رقص بی مقصود دارد همچو خرس
- İnsan hırsından her şeyi kıldan kıla görür, bilir ama oynayıp salınmasında hayır yoktur, bu oynayış şerle doludur.
-
رقص آنجا کن که خود را بشکنی ** پنبه را از ریش شهوت بر کنی 95
- Benliğini kıracak yerde oyna, salın da şehvet yarasının üstündeki pamuğu çek, kopar.
-
رقص و جولان بر سر میدان کنند ** رقص اندر خون خود مردان کنند
- Erler, meydanda oynar, dolanır, kendi kanları içinde raks ederler.
-
چون رهند از دست خود دستی زنند ** چون جهند از نقص خود رقصی کنند
- Varlıklarından kurtuldular mı ellerini çarpar… Noksanlarından ayrıldılar mı raksa girerler.
-
مطربانشان از درون دف میزنند ** بحرها در شورشان کف میزنند
- Çalgıcıları, içlerinden def çalar… Denizler, onların coşkunluğunu görüp köpürür.
-
تو نبینی لیک بهر گوششان ** برگها بر شاخها هم کفزنان
- Sen görmezsin ama onların gayretinden yapraklar bile dalların üstünde el çırpar.
-
تو نبینی برگها را کف زدن ** گوش دل باید نه این گوش بدن 100
- Dalların el çırpışını görmüyorsun değil mi? Buna can kulağı gerek… Ten kulağıyla duyulmaz ki.
-
گوش سر بر بند از هزل و دروغ ** تا ببینی شهر جان با فروغ
- Baş kulağını alaya, yalana, dolana kapa da aydın can şehrini gör.
-
سر کشد گوش محمد در سخن ** کش بگوید در نبی حق هو اذن
- Muhammed’in kulağı, sözlerin iç yüzünü duyar. Allah, ona Kuran da “ Kulağın ta kendisi” der.