-
هر کجا لطفی ببینی از کسی ** سوی اصل لطف ره یابی عسی
- Nerede bir kişiden lütuf görürsen o adama mukayyet ol… Belki o lütfun aslına yol bulursun, olur ya!
-
این همه خوشها ز دریاییست ژرف ** جزو را بگذار و بر کل دار طرف
- Bütün bu hoşluklar, ulu bir denizdendir. Sen cüzü bırak da külle dön.
-
جنگهای خلق بهر خوبیست ** برگ بی برگی نشان طوبیست
- Halkın savaşları hep güzellik içindir, hep iyilik içindir. Fakat yoksulluk azığı yok mu, asıl saadet nişanesi odur.
-
خشمهای خلق بهر آشتیست ** دام راحت دایما بیراحتیست 990
- Halkın kızışları sulh içindir ama rahata ulaşma tuzağı, daima rahatsızlıktır, zahmetle rahata ulaşılır.
-
هر زدن بهر نوازش را بود ** هر گله از شکر آگه میکند
- Her sille, okşamak içindir... Her şikâyet, insana şükretmeyi andırır.
-
بوی بر از جزو تا کل ای کریم ** بوی بر از ضد تا ضد ای حکیم
- Ey kerem sahibi, cüzden kül kokusunu al… Ey hakîm, zıttan zıddı istidlâl et!
-
جنگها می آشتی آرد درست ** مار گیر از بهر یاری مار جست
- Doğrusu savaşlar, barışa sebep olur. Yılancı da kim için yılan aradı.
-
بهر یاری مار جوید آدمی ** غم خورد بهر حریف بیغمی
- İnsan, geçim için, rahatlık için yılan arar, gamdan kurtulmak için gam yiyip durur.
-
او همیجستی یکی ماری شگرف ** گرد کوهستان و در ایام برف 995
- O da o karda, kışta dağları dönüp dolaşmakta, iri bir yılan arayıp durmaktaydı.
-
اژدهایی مرده دید آنجا عظیم ** که دلش از شکل او شد پر ز بیم
- Derken bir dağda iri bir ölmüş yılan gördü. Şekli bile gönlünü dehşetle dolduruyordu.