-
فضلها دزدیدهاند این خاکها ** تا مقر آریمشان از ابتلا
- Bu topraklarda da nice nimetler çalmıştır... Onu belâlara uğratır, ikrar ettirir.
-
بس عجب فرزند کو را بوده است ** لیک احمد بر همه افزوده است
- Onun nice şaşılacak çocukları var... Fakat Ahmet hepsinden üstün!
-
شد زمین و آسمان خندان و شاد ** کین چنین شاهی ز ما دو جفت زاد
- Yerle gök, bizim gibi iki çiftten böyle bir tek padişah doğdu diye gülmekte, sevinip neşelenmektedir.
-
میشکافد آسمان از شادیش ** خاک چون سوسن شده ز آزادیش
- Gökyüzü neşesinden yarılmada... Yeryüzü, azadeliğinden süsene dönmektedir!
-
ظاهرت با باطنت ای خاک خوش ** چونک در جنگاند و اندر کشمکش 1020
- Ey güzel toprak, mademki dış yüzün iç yüzünle savaşta, çekişte...
-
هر که با خود بهر حق باشد به جنگ ** تا شود معنیش خصم بو و رنگ
- Kim kendisiyle savaşa girişirse nihayet hakikati, bulur, rengin, kokunun ( görünüşün ) düşmanı olur.
-
ظلمتش با نور او شد در قتال ** آفتاب جانش را نبود زوال
- Karanlığı nuruyla muharebeye girişenin can güneşine zeval yoktur.
-
هر که کوشد بهر ما در امتحان ** پشت زیر پایش آرد آسمان
- Bizim için sınamalara giren, bizim için çalışan kişinin ayağına gök bile sırt verir!
-
ظاهرت از تیرگی افغان کنان ** باطن تو گلستان در گلستان
- Zahirin karanlıklardan feryat etmede ama içyüzün gül bahçesi içinde için de gül bahçesi!
-
قاصد او چون صوفیان روترش ** تا نیامیزند با هر نورکش 1025
- O, ekşi suratlı sofiler gibi nur söndüren kişilerle karışıp uzlaşmamak niyetinde.