-
عارفان روترش چون خارپشت ** عیش پنهان کرده در خار درشت
- Ekşi suratlı arifler, kirpiye benzerler... Sert dikenlerin dibinde gizlice zevki safâdadır onlar.
-
باغ پنهان گرد باغ آن خار فاش ** کای عدوی دزد زین در دور باش
- Bahçe gizlidir de bahçenin çevresindeki diken meydanda... Yani ey düşman hırsız, bu kapıdan uzaklaş derler!
-
خارپشتا خار حارس کردهای ** سر چو صوفی در گریبان بردهای
- Ey kirpi, kendine dikeni bekçi yapmışsın... Başını, sofiler gibi içine çekmişsin.
-
تا کسی دوچار دانگ عیش تو ** کم شود زین گلرخان خارخو
- İstiyorsun ki şu gül yüzlü, fakat diken huylu kişilerden hiç kimse, senin azıcık bir zevkine bile ilişmesin!
-
طفل تو گرچه که کودکخو بدست ** هر دو عالم خود طفیل او بدست 1030
- Senin çocuğun, çocuk huylu ama iki âlem de onun yavrucağı... Onun için yaratılmış!
-
ما جهانی را بدو زنده کنیم ** چرخ را در خدمتش بنده کنیم
- Biz, âlemi onunla diriltir, feleği onun hizmetine kul, köle ederiz!
-
گفت عبدالمطلب کین دم کجاست ** ای علیم السر نشان ده راه راست
- Abdülmuttalip “şimdi nerede ey gizlileri bilen, bana ona varacak doğru yolu göster” dedi.
-
نشان خواستن عبدالمطلب از موضع محمد علیهالسلام کی کجاش یابم و جواب آمدن از اندرون کعبه و نشان یافتن
- Abdülmuttalib’in, Muhammed aleyhisselâm nerede onu bildir de bulayım diye niyaz etmesi, Kâbe içinden ses gelip yerinin bildirilmesi
-
از درون کعبه آوازش رسید ** گفت ای جوینده آن طفل رشید
- Kâbe içinden Abdülmuttalib’e ses geldi: “Ey o aklı başında olan çocuğu arayan,
-
در فلان وادیست زیر آن درخت ** پس روان شد زود پیر نیکبخت
- Filan vadide, falan ağacın altında!” O iyi bahtlı, bu sesi duyunca hemen yürüdü.
-
در رکاب او امیران قریش ** زانک جدش بود ز اعیان قریش 1035
- Ardınca da Kureyş emirleri gidiyorlardı. Çünkü Peygamber’in atası Kureyş ulularındandı.