-
قد جعلنا الحبل فی اعناقهم ** واتخذنا الحبل من اخلاقهم 1120
- Boyunlarına bir ip attık... O ipi, huylarından ördük, meydana getirdik...
-
لیس من مستقذر مستنقه ** قط الا طایره فی عنقه
- Hiçbir pis ve kötü yahut temiz ve iyi kişi yoktur ki amel defteri boynuna asılmamış olsun “demiştir.
-
حرص تو در کار بد چون آتشست ** اخگر از رنگ خوش آتش خوشست
- Kötü işe hırsın, ateşe benzer... Kömür, ateşin rengiyle güzelleşir.
-
آن سیاهی فحم در آتش نهان ** چونک آتش شد سیاهی شد عیان
- Kömürün karalığı ateşte gizlenir... Ateş söndü mü karalık meydana çıkar!
-
اخگر از حرص تو شد فحم سیاه ** حرص چون شد ماند آن فحم تباه
- Kömür, senin hırsından ateş haline geldi, ateş halinde göründü... Fakat hırs geçti mi o kömür, kapkara, berbat bir halde kala kalır!
-
آن زمان آن فحم اخگر مینمود ** آن نه حسن کار نار حرص بود 1125
- O zaman kömürün ateş gibi görünmesi, işin güzelliğinden değildi, hırs ateşindendi!
-
حرص کارت را بیاراییده بود ** حرص رفت و ماند کار تو کبود
- Hırs, senin işini gücünü bezemişti... Hırs gidince işin gücün kapkara kalakaldı!
-
غولهای را که بر آرایید غول ** پخته پندارد کسی که هست گول
- Şeytan’ın bezediği ekşi otu aptal adam, olmuş ve iti sanır.
-
آزمایش چون نماید جان او ** کند گردد ز آزمون دندان او
- Fakat denedi mi ne olduğunu anlar, dişleri kamaşır kalır!
-
از هوس آن دام دانه مینمود ** عکس غول حرص و آن خود خام بود
- Heves yüzünden o tuzak tane görünmededir... O esasen hamdır, fakat hırs şeytanın aksi onu güzel gösterir.