-
با دو عقل از بس بلاها وا رهی ** پای خود بر اوج گردونها نهی
- İki akılla birçok belâlardan kurtulur, ayağını göklerin ta yücesine korsun!
-
دیو گر خود را سلیمان نام کرد ** ملک برد و مملکت را رام کرد 1265
- Dev kendine Süleyman adını taktı, devleti elde etti, ülkeyi hükmüne aldı.
-
صورت کار سلیمان دیده بود ** صورت اندر سر دیوی مینمود
- Süleyman’ın yaptığı işleri görmüştü, onun gibi hareket ediyordu... Fakat iç yüzden yine devliği suratına vurmakta, devliği görünüp durmaktaydı!
-
خلق گفتند این سلیمان بیصفاست ** از سلیمان تا سلیمان فرقهاست
- Halk, bu Süleyman’da o nur o temizlik yok; Süleyman’dan Süleyman’a ne farklar var.
-
او چو بیداریست این همچون وسن ** همچنانک آن حسن با این حسن
- O uyanıklığa benziyordu, buysa derin bir uyku gibi. Âdeta o Hasanla bu Hasan gibi aralarında pek büyük bir fark var diyordu.
-
دیو میگفتی که حق بر شکل من ** صورتی کردست خوش بر اهرمن
- Dev de, “Allah benim şeklimde güzel bir dev yaratmıştır.
-
دیو را حق صورت من داده است ** تا نیندازد شما را او بشست 1270
- Bir dev’e benim suretimi vermiştir; sakın o, sizi aldatmasın.
-
گر پدید آید به دعوی زینهار ** صورت او را مدارید اعتبار
- Meydana çıkar da Süleyman benim diye dâvaya kalkışırsa sakın onun suretine itibar etmeyin” diyordu.
-
دیوشان از مکر این میگفت لیک ** مینمود این عکس در دلهای نیک
- Dev, hileyle onlara bu sözleri söylüyordu ama iyi adamların gönüllerinde bunun aksi görünmekteydi.
-
نیست بازی با ممیز خاصه او ** که بود تمییز و عقلش غیبگو
- İyiyi kötüyü fark eden adamla oyun olmaz; hele o adamın bu fark edişi ve aklı, gaypları görür söylerse!