-
قابل تعلیم و فهمست این خرد ** لیک صاحب وحی تعلیمش دهد
- Bu akıl, öğrenmeye ve anlamaya kabiliyetlidir. Ama vahiy sahibi ona öğretir.
-
جمله حرفتها یقین از وحی بود ** اول او لیک عقل آن را فزود
- Bütün sanatlar, şüphe yok ki önce vahiyden meydana gelir, fakat sonra akıl, onların üstüne bazı şeyler katar!
-
هیچ حرفت را ببین کین عقل ما ** تاند او آموختن بیاوستا
- Dikkat et de bak! Bizim bu aklımız, hiçbir sanatı, usta olmadıkça öğrenebiliyor mu?
-
گرچه اندر مکر مویاشکاف بد ** هیچ پیشه رام بیاستا نشد
- Hile kılı kırk yarar ama usta olmadıkça hiçbir sanatı elde edemez!
-
دانش پیشه ازین عقل ار بدی ** پیشهی بیاوستا حاصل شدی 1300
- Sanat bilgisi, bu akılla olsaydı ustasız bir sanat meydana gelirdi!
-
آموختن پیشه گورکنی قابیل از زاغ پیش از آنک در عالم علم گورکنی و گور بود
- Âlemde mezar kazıcılık ve mezar yokken Kaabil’in mezar kazıcılığını kargadan öğrenmesi
-
کندن گوری که کمتر پیشه بود ** کی ز فکر و حیله و اندیشه بود
- Mezar kazma, en bayağı bir sanat... Düşünceden, düzenden, fikirden doğacak değil ya!
-
گر بدی این فهم مر قابیل را ** کی نهادی بر سر او هابیل را
- Fakat Kaabilde bu anlayış olsaydı Hâbili başı üstünde taşır mıydı?
-
که کجا غایب کنم این کشته را ** این به خون و خاک در آغشته را
- Ben bu ölüyü, bu kana, toprağa karışmış ölüyü ne yapayım, nasıl yok edeyim der miydi?
-
دید زاغی زاغ مرده در دهان ** بر گرفته تیز میآمد چنان
- Bir de gördü ki bir karga, ölü bir kargayı ağzına almış, hemen geldi...
-
از هوا زیر آمد و شد او به فن ** از پی تعلیم او را گورکن 1305
- Havadan indi Kaabil’e öğretmek için mezar kazıcılığına başladı.