-
گفت آثارش دلست ای بوالهوس ** آن برون آثار آثارست و بس
- Sofi dedi ki: A heveskâr kişi, Allah eserleri gönüldür... Dışarıdakilerse ancak ve ancak Allah eserlerinin eserleridir.
-
باغها و سبزهها در عین جان ** بر برون عکسش چو در آب روان
- Bağlar, bahçeler, yeşillikler, gönüldedir... Dışarıdakiyse akarsuya vuran akislere benzer.
-
آن خیال باغ باشد اندر آب ** که کند از لطف آب آن اضطراب
- O görünen bağ, suya akseden hayalî bir bağdır... Suyun letafeti yüzünden oynar durur!
-
باغها و میوهها اندر دلست ** عکس لطف آن برین آب و گلست 1365
- Bağlar, bahçeler, meyveler, gönüldedir. Onların letafetinin aksi, şu suya toprağa vurmuştur!
-
گر نبودی عکس آن سرو سرور ** پس نخواندی ایزدش دار الغرور
- O neşe selvisinin aksi olmasaydı Allah bu âleme aldanış yeri demezdi.
-
این غرور آنست یعنی این خیال ** هست از عکس دل و جان رجال
- Bu aldanış şudur; yani bu hayal, erlerin, gönülleriyle canlarının aksinden hâsıl olmuştur.
-
جمله مغروران برین عکس آمده ** بر گمانی کین بود جنتکده
- Bütün aldananlar, cennet budur sanarak bu akse gelmişlerdir.
-
میگریزند از اصول باغها ** بر خیالی میکنند آن لاغها
- Asıl bağlardan, bahçelerden kaçarlar da bir hayalle eğlenir kalırlar!
-
چونک خواب غفلت آیدشان به سر ** راست بینند و چه سودست آن نظر 1370
- Fakat bu gaflet uykusu başa geldi de uyandılar mı doğruyu görürler ama o görüşte ne fayda var?
-
بس به گورستان غریو افتاد و آه ** تا قیامت زین غلط وا حسرتاه
- Sonra mezarlığa bir feryad u figandır, bir ahu vahdır düşer... Kıyamete kadar bu yanılmalarına hasret çekip dururlar!