English    Türkçe    فارسی   

4
1362-1371

  • گفت آثارش دلست ای بوالهوس ** آن برون آثار آثارست و بس
  • Sofi dedi ki: A heveskâr kişi, Allah eserleri gönüldür... Dışarıdakilerse ancak ve ancak Allah eserlerinin eserleridir.
  • باغها و سبزه‌ها در عین جان ** بر برون عکسش چو در آب روان
  • Bağlar, bahçeler, yeşillikler, gönüldedir... Dışarıdakiyse akarsuya vuran akislere benzer.
  • آن خیال باغ باشد اندر آب ** که کند از لطف آب آن اضطراب
  • O görünen bağ, suya akseden hayalî bir bağdır... Suyun letafeti yüzünden oynar durur!
  • باغها و میوه‌ها اندر دلست ** عکس لطف آن برین آب و گلست 1365
  • Bağlar, bahçeler, meyveler, gönüldedir. Onların letafetinin aksi, şu suya toprağa vurmuştur!
  • گر نبودی عکس آن سرو سرور ** پس نخواندی ایزدش دار الغرور
  • O neşe selvisinin aksi olmasaydı Allah bu âleme aldanış yeri demezdi.
  • این غرور آنست یعنی این خیال ** هست از عکس دل و جان رجال
  • Bu aldanış şudur; yani bu hayal, erlerin, gönülleriyle canlarının aksinden hâsıl olmuştur.
  • جمله مغروران برین عکس آمده ** بر گمانی کین بود جنت‌کده
  • Bütün aldananlar, cennet budur sanarak bu akse gelmişlerdir.
  • می‌گریزند از اصول باغها ** بر خیالی می‌کنند آن لاغها
  • Asıl bağlardan, bahçelerden kaçarlar da bir hayalle eğlenir kalırlar!
  • چونک خواب غفلت آیدشان به سر ** راست بینند و چه سودست آن نظر 1370
  • Fakat bu gaflet uykusu başa geldi de uyandılar mı doğruyu görürler ama o görüşte ne fayda var?
  • بس به گورستان غریو افتاد و آه ** تا قیامت زین غلط وا حسرتاه
  • Sonra mezarlığa bir feryad u figandır, bir ahu vahdır düşer... Kıyamete kadar bu yanılmalarına hasret çekip dururlar!