-
عقلها آن سو فرستاده عقول ** مانده این سو که نه معشوقست گول 1425
- Akıllılar akıllarını o tarafa göndermişlerdir. Yalnız sevgili olmayan ahmak, bu tarafta kalmıştır!
-
زین سر از حیرت گر این عقلت رود ** هر سو مویت سر و عقلی شود
- Hayretle şu baştan aklın gitti mi başındaki her saç, bir baş, bir akıl kesilir!
-
نیست آن سو رنج فکرت بر دماغ ** که دماغ و عقل روید دشت و باغ
- O tarafta akla, beyne düşünce zahmeti yoktur... Çünkü orada her ova, her bahçe akıl ve beyin bitirir!
-
سوی دشت از دشت نکته بشنوی ** سوی باغ آیی شود نخلت روی
- Bu ovadan geçer, o taraftaki ovaya gelirsen nükteler duyarsın... Oradaki bağlara, bahçelere gelirsen hurma fidanın sulanır, yeşerir!
-
اندرین ره ترک کن طاق و طرنب ** تا قلاوزت نجنبد تو مجنب
- Bu yoldaki köşkü, sayvanı, şöhreti şanı terk et... Kılavuzun hareket etmedikçe hareket etme!
-
هر که او بی سر بجنبد دم بود ** جنبشش چون جنبش کزدم بود 1430
- Başsız hareket eden, kuyruk olur... Böyle adamın hareketi akrebin hareketine benzer!
-
کژرو و شب کور و زشت و زهرناک ** پیشهی او خستن اجسام پاک
- Eğri gider, geceleri görmez, çirkindir, zehirlidir... İşi gücü, temiz bedenleri dalamak, sokmaktır!
-
سر بکوب آن را که سرش این بود ** خلق و خوی مستمرش این بود
- Başını ez onun... Huyu hep budur, ahlâkı hep bu... Bu huyundan vazgeçmez o!
-
خود صلاح اوست آن سر کوفتن ** تا رهد جانریزهاش زان شومتن
- Onun için en iyi şey, başının ezilmesidir... Çünkü bu suretle can kırıntısı da o kötü tenden kurtulmuş olur!
-
واستان آن دست دیوانه سلاح ** تا ز تو راضی شود عدل و صلاح
- Delinin elinden silâhı al da adalet ve sulh, senden razı olsun!