-
روزگارم رفت زین گون حالها ** همچو تیه و قوم موسی سالها
- Adeta Musa kavminin yıllarca çölde kalışı gibi bende seninle bu hallere düştüm... Ömrüm geldi geçti!
-
خطوتینی بود این ره تا وصال ** ماندهام در ره ز شستت شصت سال
- Bu yol, vuslata erişmek için iki adımdan ibaret... Hâlbuki ben, senin hilenle tam altmış yıldır, bu iki adımlık yolda kalakaldım!
-
راه نزدیک و بماندم سخت دیر ** سیر گشتم زین سواری سیرسیر 1550
- Yol yakın... Fakat ben pek geç kaldım. Bu binicilikten adamakıllı usandım artık!
-
سرنگون خود را از اشتر در فکند ** گفت سوزیدم ز غم تا چندچند
- Bu sözleri söyleyip kendisini deveden fırlattı attı, niceye bir dertten yanıp yakılacağım, yandım artık, dedi!
-
تنگ شد بر وی بیابان فراخ ** خویشتن افکند اندر سنگلاخ
- Ona o geniş ova daracık bir hale geldi... Kendisini bir taşlığa atıverdi!
-
آنچنان افکند خود را سخت زیر ** که مخلخل گشت جسم آن دلیر
- Hem de öyle bir attı ki o yiğidin bedeni ezildi...
-
چون چنان افکند خود را سوی پست ** از قضا آن لحظه پایش هم شکست
- Kendisini yere öyle bir fırlattı ki kazara ayağı da kırıldı!
-
پای را بر بست و گفتا گو شوم ** در خم چوگانش غلطان میروم 1555
- Ayağını bağladı, top olurum da dedi, onun çevgânının önüne düşer, yuvarlanarak giderim!
-
زین کند نفرین حکیم خوشدهن ** بر سواری کو فرو ناید ز تن
- İşte güzel sözlü hakîm, tenden inmeyen atlıya bu yüzden lânet etmiştir.
-
عشق مولی کی کم از لیلی بود ** گوی گشتن بهر او اولی بود
- Allah aşkı, hiç Leylâ’nın aşkından az değersiz olur mu? Ona top olmak elbette daha doğru, daha yerinde!