-
سرنگون خود را از اشتر در فکند ** گفت سوزیدم ز غم تا چندچند
- Bu sözleri söyleyip kendisini deveden fırlattı attı, niceye bir dertten yanıp yakılacağım, yandım artık, dedi!
-
تنگ شد بر وی بیابان فراخ ** خویشتن افکند اندر سنگلاخ
- Ona o geniş ova daracık bir hale geldi... Kendisini bir taşlığa atıverdi!
-
آنچنان افکند خود را سخت زیر ** که مخلخل گشت جسم آن دلیر
- Hem de öyle bir attı ki o yiğidin bedeni ezildi...
-
چون چنان افکند خود را سوی پست ** از قضا آن لحظه پایش هم شکست
- Kendisini yere öyle bir fırlattı ki kazara ayağı da kırıldı!
-
پای را بر بست و گفتا گو شوم ** در خم چوگانش غلطان میروم 1555
- Ayağını bağladı, top olurum da dedi, onun çevgânının önüne düşer, yuvarlanarak giderim!
-
زین کند نفرین حکیم خوشدهن ** بر سواری کو فرو ناید ز تن
- İşte güzel sözlü hakîm, tenden inmeyen atlıya bu yüzden lânet etmiştir.
-
عشق مولی کی کم از لیلی بود ** گوی گشتن بهر او اولی بود
- Allah aşkı, hiç Leylâ’nın aşkından az değersiz olur mu? Ona top olmak elbette daha doğru, daha yerinde!
-
گوی شو میگرد بر پهلوی صدق ** غلط غلطان در خم چوگان عشق
- Top ol da doğruluk yanına yat, aşk çevgâniyle yuvarlanarak git!
-
کین سفر زین پس بود جذب خدا ** وان سفر بر ناقه باشد سیر ما
- Çünkü bu yolculuk, binekten indikten sonra Allah çekişiyle olur... Halbuki önceki gidişimiz, deveyle idi!
-
این چنین سیریست مستثنی ز جنس ** کان فزود از اجتهاد جن و انس 1560
- Bu çeşit gidiş, gidişlerden apayrıdır... Bu gidiş cinlerin gidişiyle de olmaz, insanların çalışmasıyla da!