English    Türkçe    فارسی   

4
1629-1638

  • چون یکی زین دو جوال اندر شدی ** آن دگر را ضد و نا درخور شدی
  • Bu iki çuvaldan birine girdin mi öbürüne zıt olur, artık ona lâyık olmazsın!
  • ای خنک آنکو ز اول آن شنید ** کش عقول و مسمع مردان شنید 1630
  • Ne mutlu ona ki erlerin akıllarının duyduğu bu sesi, önceden işitti!
  • خانه خالی یافت و جا را او گرفت ** غیر آنش کژ نماید یا شگفت
  • Gönül evini hangi ses boş bulursa o gelir, tutar... Artık sahibine ondan başkası ya eğri görünür yahut acayip!
  • کوزه‌ی نو کو به خود بولی کشید ** آن خبث را آب نتواند برید
  • Yeni testi sidiği emerse artık su, ondan o pisliği gideremez!
  • در جهان هر چیز چیزی می‌کشد ** کفر کافر را و مرشد را رشد
  • Âlemde her şey, bir şeyi çekmektedir... Küfür, kâfiri, doğruluk, doğru yola götüreni!
  • کهربا هم هست و مقناطیس هست ** تا تو آهن یا کهی آیی بشست
  • Kehlibar da vardır, mıknatıs da... Sen demir de olsan, saman çöpü de olsan elbette bir tuzağa düşersin!
  • برد مقناطیست ار تو آهنی ** ور کهی بر کهربا بر می‌تنی 1635
  • Demirsen seni bir mıknatıs kapar... Yok, saman çöpüysen kehlibara tutulur, ona gidersin!
  • آن یکی چون نیست با اخیار یار ** لاجرم شد پهلوی فجار جار
  • İyi kişilerle dost olmayan, elbette kötülerin yanında yer alır, onlara komşu olur!
  • هست موسی پیش قبطی بس ذمیم ** هست هامان پیش سبطی بس رجیم
  • Musa, Kıpti’ye göre pek kötüdür ama Haman da İsrailoğullarına göre taşlanmış melûnun biridir.
  • جان هامان جاذب قبطی شده ** جان موسی طالب سبطی شده
  • Haman’ın canı Kıpti’ye çeker, Âdem’in midesi buğdayla suyu!