-
چشم تو گر بد سیاه و جانفزا ** گر نماند او جانفزا ازرق چرا 1755
- Gözün evvelce cana canlar katan siyah bir göz idiyse hadi diyelim o güzellik geçti... Fakat neden şimdi gözün gök?
-
کو نشان پاکبازی ای ترش ** بوی لاف کژ همیآید خمش
- A ekşi suratlı, temizlik nişanesi nerede? Senden eğri lâfların kokusu gelmekte, sus!
-
صد نشان باشد درون ایثار را ** صد علامت هست نیکوکار را
- Mal bağışlamanın gönülde yüz türlü nişanesi olur... İyi işin yüzlerce alâmeti görünür!
-
مال در ایثار اگر گردد تلف ** در درون صد زندگی آید خلف
- Malını dağıtıp bağışlayan kişinin gönlüne o mal yerine yüzlerce dirilik gelir!
-
در زمین حق زراعت کردنی ** تخمهای پاک آنگه دخل نی
- Allah tarlasına temiz tohumlar ekilsin de sonra temiz mahsul vermesin... İmkânı yok!
-
گر نروید خوشه از روضات هو ** پس چه واسع باشد ارض الله بگو 1760
- Allah bahçeleri de mahsul vermezse artık Allah yeri geniştir denebilir mi? Söyle!
-
چونک این ارض فنا بیریع نیست ** چون بود ارض الله آن مستوسعیست
- Bu yokluk yeri bile mahsul vermemezlikte bulunmaz... Artık bundan çok geniş olan Allah yeri nasıl olur da mahsul vermez?
-
این زمین را ریع او خود بیحدست ** دانهای را کمترین خود هفصدست
- Bu yerin bile sayısız mahsul verme kabiliyeti vardır, en aşağı bir tohuma yedi yüz verir!
-
حمد گفتی کو نشان حامدون ** نه برونت هست اثر نه اندرون
- Hamd ediyorsun, hani hamd edenlerin nişanesi? Bu nişaneler ne içinde var, ne dışında!
-
حمد عارف مر خدا را راستست ** که گواه حمد او شد پا و دست
- Ârifin Allah’ya hamd etmesi doğrudur... Çünkü o hamdın şahidi eldir, ayaktır!