-
حمدشان چون حمد گلشن از بهار ** صد نشانی دارد و صد گیر و دار 1770
- Onların hamd etmeleri, gül bahçesinin bahara hamd etmesi gibidir... Yüzlerce nişanesi, yüzlerce alâmeti ve eseri vardır!
-
بر بهارش چشمه و نخل و گیاه ** وآن گلستان و نگارستان گواه
- Baharın geldiğine kaynak, fidan, çimen... O gül bahçesi, o elvan çiçekler şahittir.
-
شاهد شاهد هزاران هر طرف ** در گواهی همچو گوهر بر صدف
- Güzelin her tarafta binlerce şahidi vardır... Sedefteki incinin oluşuna şahadet edenler gibi.
-
بوی سر بد بیاید از دمت ** وز سر و رو تابد ای لافی غمت
- Hâlbuki senin nefesinden kötü sırrın kokusu gelmede... Ey lâfazan, derdin başından, yüzünden parlayıp görünmede!
-
بوشناسانند حاذق در مصاف ** تو به جلدی های هو کم کن گزاف
- Âlem meydanında kokudan anlayan maharet sahipleri var... öyle ataklık edip pek hayhuy etmeye kalkışma!
-
تو ملاف از مشک کان بوی پیاز ** از دم تو میکند مکشوف راز 1775
- Misten bahsetme... Ağzından soğan kokusu gelmede, sırrını açığa vurmada!
-
گلشکر خوردم همیگویی و بوی ** میزند از سیر که یافه مگوی
- Sen daima gülbeşeker yedim diyorsun ama nefesinden gelip duran sarımsak kokusu, yavelenme be demekte!
-
هست دل مانندهی خانهی کلان ** خانهی دل را نهان همسایگان
- Gönül, büyük ve geniş bir eve benzer... Gönül evinin gizli komşuları vardır.
-
از شکاف روزن و دیوارها ** مطلع گردند بر اسرار ما
- Pencereden, duvardaki delikten görüp gözetir, sırları anlarlar!
-
از شکافی که ندارد هیچ وهم ** صاحب خانه و ندارد هیچ سهم
- Ev sahibinin sezinlemediği, hiç bilmediği bir yarıktan, bir delikten onlar, her şeyi görürler.