آن ز رشک روحهای دلپسند ** از فلکشان سرنگون میافکنند
Şeytanları, o gönüllerin beğendikleri ruhları kıskandıklarından gökten böyle baş aşağı atarlar...
تو اگر شلی و لنگ و کور و کر ** این گمان بر روحهای مه مبر
Artık çolak, topal, kör ve sağır değilsen ulu ve yüce ruhlara karşı bu zanda bulunma...
شرم دار و لاف کم زن جان مکن ** که بسی جاسوس هست آن سوی تن
Utan, az söylen, can çekişme... Cismi gözeten, sırlarını anlayan nice casus var!
دریافتن طبیبان الهی امراض دین و دل را در سیمای مرید و بیگانه و لحن گفتار او و رنگ چشم او و بی این همه نیز از راه دل کی انهم جواسیس القلوب فجالسوهم بالصدق
Allah doktorlarının, müridin ve yabancının yüzünden, sesinin tonundan, gözünün renginden din ve gönüllerdeki hastalığı anlamaları. Bu şöyle dursun, gönül yolundan da anlarlar; çünkü onlar kalp casuslarıdır. Onlarla oturunca doğru yürekle oturun!
این طبیبان بدن دانشورند ** بر سقام تو ز تو واقفترند
Bu beden doktorları pek bilgilidirler... Senin hastalıklarını senden daha iyi bilirler!
تا ز قاروره همیبینند حال ** که ندانی تو از آن رو اعتلال1795
İdrara bakıp ahvalini anlar... Fakat sen; hastalığını o tarzda bilemez, teşhis edemezsin.
هم ز نبض و هم ز رنگ و هم ز دم ** بو برند از تو بهر گونه سقم
Sonra nabızdan benizden, kandan da her türlü hastalığın kokusunu alırlar.
پس طبیبان الهی در جهان ** چون ندانند از تو بیگفت دهان
Âlemdeki Allah doktorları, artık sen söylemeden nasıl olur da halini anlamazlar senin?
هم ز نبضت هم ز چشمت هم ز رنگ ** صد سقم بینند در تو بیدرنگ
Nabzından da gözünden de, benzinin renginden de, sende derhal yüzlerce hastalık bulur, anlarlar.
این طبیبان نوآموزند خود ** که بدین آیاتشان حاجت بود
Beden doktorları, doktorluğu yeni öğrenmişlerdir zaten... Onlar, hastalığı teşhis için idrara vesaireye muhtaçtır.
کاملان از دور نامت بشنوند ** تا به قعر باد و بودت در دوند1800
Fakat kâmil, Allah doktorları, uzaktan adını duydular mı varlığının ta derinlerine kadar girerler!