-
چون اویس از خویش فانی گشته بود ** آن زمینی آسمانی گشته بود 1830
- Üveys kendinden geçmiş, yere mensupken göklere mensup olmuştu!
-
آن هلیلهی پروریده در شکر ** چاشنی تلخیش نبود دگر
- Heliyle, şekerle karışmış, halli hamur olmuş, acı tadı kalmamıştı artık!
-
آن هلیلهی رسته از ما و منی ** نقش دارد از هلیله طعم نی
- Heliyle, varlığından tamamıyla geçmişti... Yalnız heliyle şeklindeydi ama lezzeti kalmamıştı ki!”
-
این سخن پایان ندارد باز گرد ** تا چه گفت از وحی غیب آن شیرمرد
- Bu sözün sonu gelmez. O aslan er, gayb âleminin vahyinden neler söyledi? Sen onu anlat!
-
قول رسول صلی الله علیه و سلم انی لاجد نفس الرحمن من قبل الیمن
- Rasul sallallahu aleyhi vesselem’in “Ben Yemen tarafından Rahman kokusunu almaktayım” demesi
-
گفت زین سو بوی یاری میرسد ** کاندرین ده شهریاری میرسد
- Bayezıd dedi ki “Bu taraftan bir dostun kokusu gelmekte... Bu köyden bir padişah geliyor!
-
بعد چندین سال میزاید شهی ** میزند بر آسمانها خرگهی 1835
- Bunca yıldan sonra bir padişah doğacak... Otağını göklere kuracak!
-
رویش از گلزار حق گلگون بود ** از من او اندر مقام افزون بود
- Yüzü Allah’ın gül bahçelerinin tesiriyle gül rengine dönecek... Makam ve rütbe bakımından benden üstün olacak!”
-
چیست نامش گفت نامش بوالحسن ** حلیهاش وا گفت ز ابرو و ذقن
- Dediler ki: Adı ne? Bayezid, Ebül Hasan dedi... Onun şeklini, kaşının çenesinin ne şekilde olduğunu anlattı.
-
قد او و رنگ او و شکل او ** یک به یک واگفت از گیسو و رو
- Boyunu, rengini, şeklini, saçlarını, yüzünü bir bir anlattı.
-
حلیههای روح او را هم نمود ** از صفات و از طریقه و جا و بود
- İç huylarını, manevi sıfatlarını... Ruhunu, yolunu, yerini, varlığını hep söyledi.