English    Türkçe    فارسی   

4
1957-1966

  • تا غذای اصل را قابل شوی ** لقمه‌های نور را آکل شوی
  • Bunları azalt da asıl gıdayı almaya kabiliyetin olsun, nur lokmalarını yiyesin!
  • عکس آن نورست کین نان نان شدست ** فیض آن جانست کین جان جان شدست
  • Bu ekmeğin ekmek oluşu, o nurun aksiyledir... Bu canın can oluşu, o canın feyziyledir.
  • چون خوری یکبار از ماکول نور ** خاک ریزی بر سر نان و تنور
  • Bir kerecik nur yemeğini yedin mi ekmeğin başına da toprak saçarsın, tandırın başına da!
  • عقل دو عقلست اول مکسبی ** که در آموزی چو در مکتب صبی 1960
  • Akıl, iki akıldır: Birincisi kazanılan akıldır... Sen onu mektepte çocuk nasıl öğrenirse öyle öğrenirsin.
  • از کتاب و اوستاد و فکر و ذکر ** از معانی وز علوم خوب و بکر
  • Kitaptan, üstattan, düşünceden, anıştan, manalardan, güzel ve dokunulmadık bilgilerden.
  • عقل تو افزون شود بر دیگران ** لیک تو باشی ز حفظ آن گران
  • Aklın artar, başkalarından daha fazla akıllı olursun... Fakat bu ezberlemekle de ağırlaşır, sıkılırsın!
  • لوح حافظ باشی اندر دور و گشت ** لوح محفوظ اوست کو زین در گذشت
  • Geze dolaşa âdeta bir ezberleme levhası kesilirsin... Hâlbuki bunlardan geçen Levhimahfuz olur!
  • عقل دیگر بخشش یزدان بود ** چشمه‌ی آن در میان جان بود
  • Öbür akıl, Allah vergisidir... Onun kaynağı candadır.
  • چون ز سینه آب دانش جوش کرد ** نه شود گنده نه دیرینه نه زرد 1965
  • Gönülden bilgi ırmağı coştu mu ne kokar, ne eskir, ne de sararır!
  • ور ره نبعش بود بسته چه غم ** کو همی‌جوشد ز خانه دم به دم
  • Kaynağın yolu bağlı ise ne gam! Çünkü o anbean ev içinden coşup durmaktadır!