-
هر یکی چون ملحدان گرده کوه ** کارد میزد پیر خود را بی ستوه
- Her biri Girdekûh mülhitleri gibi pervasızca pirlerine bıçak saplamaya koyuldular.
-
هر که اندر شیخ تیغی میخلید ** بازگونه از تن خود میدرید
- Fakat şeyhe kılıç vuranın kılıcı, tersine dönüyor kendisini yaralıyordu.
-
یک اثر نه بر تن آن ذوفنون ** وان مریدان خسته و غرقاب خون
- O hünerli şeyhin vücudunda bir eser bile görünmüyordu. Fakat dervişler perişan oldular, kanlara battılar.
-
هر که او سویی گلویش زخم برد ** حلق خود ببریده دید و زار مرد 2130
- Boynuna bıçak saplayanın kendi boynu kesildi, ağlaya inleye yıkılıp öldü.
-
وآنک او را زخم اندر سینه زد ** سینهاش بشکافت و شد مردهی ابد
- Göğsünü yaralayanın göğsü yarıldı, ebedi bir surette geberip gitti.
-
وآنک آگه بود از آن صاحبقران ** دل ندادش که زند زخم گران
- O sahipkıranın mertebesini bilen ise onu yaralamaya hiç yeltenmedi, böyle şeye gönül vermedi.
-
نیمدانش دست او را بسته کرد ** جان ببرد الا که خود را خسته کرد
- Yarı aklı onun elini bağladı; canını kurtardı... Yoksa oda kendisini perişan ederdi.
-
روز گشت و آن مریدان کاسته ** نوحهها از خانهشان برخاسته
- Sabah oldu o dervişler eksilmişti... Evlerinden bir feryat-ı figan yüceldi.
-
پیش او آمد هزاران مرد و زن ** کای دو عالم درج در یک پیرهن 2135
- Bayezid huzuruna binlerce kadın, erkek üşüştü. Dediler ki: “Ey iki âlemi de gömleğe sığdıran er!
-
این تن تو گر تن مردم بدی ** چون تن مردم ز خنجر گم شدی
- Senin şu bedenin insan bedeni olsaydı insanların bedenleri gibi hançer yaraları ile mahvolur giderdi.