-
آنچنان که وقت زادن حامله ** ناله دارد خواجه شد در غلغله
- Adam gebe kadın doğururken nasıl feryat ederse öyle bağırmaya başladı.
-
مرغ گفتش نی نصیحت کردمت ** که مبادا بر گذشتهی دی غمت
- Kuş dedi ki: Sana geçmiş şeye gam etme diye nasihat etmedim mi,
-
چون گذشت و رفت غم چون میخوری ** یا نکردی فهم پندم یا کری
- Mademki geçip gitti, neden gam yersin? Ya öğüdümü anlamadın yahut da sağırsın sen.
-
وان دوم پندت بگفتم کز ضلال ** هیچ تو باور مکن قول محال 2260
- Sonra bir de sana sapıklığa düşme olmayacak söze sakın inanma demedim mi? Bu ikinci öğüdüm değil miydi?
-
من نیم خود سه درمسنگ ای اسد ** ده درمسنگ اندرونم چون بود
- Ben, kendim üç dirhem gelmem aslanım... İçinde on dirhemlik inci nasıl bulunur?
-
خواجه باز آمد به خود گفتا که هین ** باز گو آن پند خوب سیومین
- Adam, bu söz üzerine kendine geldi, hadi dedi... o üçüncü güzel öğüdü de ver bakalım!
-
گفت آری خوش عمل کردی بدان ** تا بگویم پند ثالث رایگان
- Kuş dedi ki: Evet. Allah için o ikisini iyi tuttun da üçüncüsünü sana bedava söyleyeceğim ha!
-
پند گفتن با جهول خوابناک ** تخت افکندن بود در شوره خاک
- Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır.
-
چاک حمق و جهل نپذیرد رفو ** تخم حکمت کم دهش ای پندگو 2265
- Aptallık ve bilgisizlik yırtığı yama kabul etmez... Ey öğütçü, ona hikmet tohumunu pek saçma.
-
چاره اندیشیدن آن ماهی نیمعاقل و خود را مرده کردن
- O yarı akıllı balığın kurtulmak için bir çare düşünmesi ve kendisini ölü göstermesi
-
گفت ماهی دگر وقت بلا ** چونک ماند از سایهی عاقل جدا
- Öbür balık, o belâ çağında aklının gölgesinden ayrı düştü de dedi ki: