پس گرفتش یک صیاد ارجمند ** پس برو تف کرد و بر خاکش فکند
Balıkçının biri onu yakaladı... Tuh yazıklar olsun deyip fırlattı, toprağa attı.
غلط غلطان رفت پنهان اندر آب ** ماند آن احمق همیکرد اضطراب
Balık çırpına çırpına gizlice suya fırladı gitti. Öbür ahmak, ıstıraplar içinde kalakaldı.
از چپ و از راست میجست آن سلیم ** تا بجهد خویش برهاند گلیم
O ahmak sıçrayıp kilimini kurtarmak için sağa sola çırpındı durdu.
دام افکندند و اندر دام ماند ** احمقی او را در آن آتش نشاند2280
Fakat avcılar ağı attılar... Ağın içinde kaldı; ahmaklık onu ateşe attı.
بر سر آتش به پشت تابهای ** با حماقت گشت او همخوابهایی
Ateş üstünde tava içinde ahmaklıkla eş oldu.
او همی جوشید از تف سعیر ** عقل میگفتش الم یاتک نذیر
Ateşin hararetiyle kızıp kaynadıkça akıl ona “sana hiç korkutucu bir zat gelmedi mi?” diyordu.
او همیگفت از شکنجه وز بلا ** همچو جان کافران قالوا بلی
O da, o işkencenin, o belânın içinde kâfirlerin canları gibi “Evet, geldi” demekteydi.
باز میگفت او که گر این بار من ** وا رهم زین محنت گردنشکن
Sonra da eğer bu sefer, şu boynumu kıran mihnetten kurtulursam,
من نسازم جز به دریایی وطن ** آبگیری را نسازم من سکن2285
2285.Denizden başka yerde yurt tutmam... Bir gölcükte oturmam artık.
آب بیحد جویم و آمن شوم ** تا ابد در امن و صحت میروم
Uçsuz bucaksız bir su ararım da emin olayım... Ebediyen emniyet ve sıhhat içinde ömür süreyim diyordu!
بیان آنک عهد کردن احمق وقت گرفتاری و ندم هیچ وفایی ندارد کی لو ردوالعادوا لما نهوا عنه و انهم لکاذبون صبح کاذب وفا ندارد
Ahmağın, bir belâya uğrayınca nadim olup ahdetmesinde bir vefa yoktur. ”Onlar tekrar dünyaya döndürülseler yapmayın diye nehyolundukları şeyleri yapmaya başlarlardı yine. Onlar yalancılardır.” suphukâzibin vefası olamaz!