-
میکند او توبه و پیر خرد ** بانگ لو ردوا لعادوا میزند 2300
- O adam, tövbe eder ama akıl piri ona “Tekrar dünyaya döndürülseler yine yapma denen şeylere bulaşırlar. Onları yaparlar” diye bağırıp durur.
-
در بیان آنک وهم قلب عقلست و ستیزهی اوست بدو ماند و او نیست و قصهی مجاوبات موسی علیهالسلام کی صاحب عقل بود با فرعون کی صاحب وهم بود
- Vehim aklın zıddıdır, onunla savaşır durur. Ona benzer ama o değildir. Akla sahip olan Musa aleyhsselâm’ın vehim sahibi olan Firavunla soru ve cevabı
-
عقل ضد شهوتست ای پهلوان ** آنک شهوت میتند عقلش مخوان
- Ey yiğit, akıl, şehvetin zıddıdır... Şehveti dokuyan akla akıl deme.
-
وهم خوانش آنک شهوت را گداست ** وهم قلب نقد زر عقلهاست
- Şehvete mağlûp olana vehim de... Vehim, halis akıllar altınının kalpıdır.
-
بیمحک پیدا نگردد وهم و عقل ** هر دو را سوی محک کن زود نقل
- Vehimle akıl, mihenk olmadıkça meydana çıkmaz. Her ikisini de hemen mihenge vur.
-
این محک قرآن و حال انبیا ** چون منحک مر قلب را گوید بیا
- Bu mihenk de Kur’an’dır. Peygamberlerin halidir... Mihenk kalpa gel der.
-
تا ببینی خویش را ز آسیب من ** که نهای اهل فراز و شیب من 2305
- Gel de benim yüzümden ne hale girdiğini gör... Çünkü sen benim ne inişimin ehlisin ne çıkışımın!
-
عقل را گر ارهای سازد دو نیم ** همچو زر باشد در آتش او بسیم
- Aklı bir testere ikiye biçse o ateşteki altın gibi yine gülümser.
-
وهم مر فرعون عالمسوز را ** عقل مر موسی به جان افروز را
- Vehim, âlemleri yakan Firavundur; akıl, canları parlatan aydınlatan Musa’nındır.
-
رفت موسی بر طریق نیستی ** گفت فرعونش بگو تو کیستی
- Musa, yokluk yoluna gitti... Firavun, ona dedi ki: Sen kimsin?
-
گفت من عقلم رسول ذوالجلال ** حجةاللهام امانم از ضلال
- Musa, ben akılım... Ululuk ıssı Allah’ın elçisiyim... Allah’ın ulu bürhanıyım, azgınlıktan insana emniyet veren kişiyim ben!