-
چشم را چشمی نبود اول یقین ** در رحم بود او جنین گوشتین
- Göz evvelce göz değildi... O, rahimde bir et parçasından ibaretti.
-
علت دیدن مدان پیه ای پسر ** ورنه خواب اندر ندیدی کس صور
- Yağ parçası görmeye sebep olmaz oğlum... Öyle olsaydı hiç kimse rüyada görülen şeyleri göremezdi.
-
آن پری و دیو میبیند شبیه ** نیست اندر دیدگاه هر دو پیه
- Mesela şeytan ve peri de görür... Fakat ikisinin gözünde yağ parçasına benzer bir şey yoktur.
-
نور را با پیه خود نسبت نبود ** نسبتش بخشید خلاق ودود 2405
- Nurun yağla ne münasebeti var? Fakat yaratıcı sevgi ihsan edici Allah bu münasebeti bağışlamıştır işte!
-
آدمست از خاک کی ماند به خاک ** جنیست از نار بیهیچ اشتراک
- İnsan topraktan yaratılmıştır, fakat toprağa benzemez ki... Cinlerin ateşle bir münasebeti yoktur; fakat onlar da ateşten yaratılmışlardır.
-
نیست مانندای آتش آن پری ** گر چه اصلش اوست چون میبنگری
- Perinin aslı ateştir; fakat dikkat edersen ateşe hiç benzemez.
-
مرغ از بادست و کی ماند به باد ** نامناسب را خدا نسبت به داد
- Kuş, havadan yaratılmış olmakla beraber havaya nereden benzer? Allah, münasebeti olmayan şeylere münasebet verdi.
-
نسبت این فرعها با اصلها ** هست بیچون ار چه دادش وصلها
- Bu feri’lerin asıllarıyla münasebeti vardır... Allah onlara bu münasebeti vermiştir; fakat bu münasebete akıl ermez, keyfiyeti bilinmez!
-
آدمی چون زادهی خاک هباست ** این پسر را با پدر نسبت کجاست 2410
- İnsan hiçbir değeri olmayan topraktan meydana gelmiştir... Fakat bu oğlun, babası ile ne münasebeti var?
-
نسبتی گر هست مخفی از خرد ** هست بیچون و خرد کی پی برد
- Bir münasebeti varsa bile akıldan gizlidir, keyfiyetine akıl ermez; akıl nereden bu münasebeti izleyecek bulacak?