English    Türkçe    فارسی   

4
2579-2588

  • جز شباب تن نمی‌دانی به کیر ** این جوانی را بگیر ای خر شعیر
  • Sen beden gençliğinden başka bir şey bilmiyorsun ya, al işte bu gençliği, a eşek, nah sana arpa
  • هیچ آژنگی نیفتد بر رخت ** تازه ماند آن شباب فرخت 2580
  • Yüzün hiç buruşmaz, pörsümez. Kutlu gençliğin hep bu halde kalır.
  • نه نژند پیریت آید برو ** نه قد چون سرو تو گردد دوتو
  • Ona ne ihtiyarlık buruşması gelir, ne de selvi ye benzeyen boyun iki kat olur!
  • نه شود زور جوانی از تو کم ** نه به دندانها خللها یا الم
  • Ne sendeki gençliğin kuvveti azalır, ne dişlerin, ağrır, sallanır!
  • نه کمی در شهوت و طمث و بعال ** که زنان را آید از ضعفت ملال
  • Kadınların erkekten nefretine sebep olan gevşekliği, kadına yaklaşmamak derdini görmezsin!
  • آنچنان بگشایدت فر شباب ** که گشود آن مژده‌ی عکاشه باب
  • Gençlik çağının parlaklığı seni öyle bir açar, neşelendirir ki Ukâşe'nin müjdesi de Peygamber'i öyle-açmış, öyle neşelendirmişti işte!
  • قوله علیه السلام من بشرنی بخروج صفر بشرته بالجنة
  • Saferin çıktığını kim müjdelerse ona cennet müjdesi vereceğim buyurması
  • احمد آخر زمان را انتقال ** در ربیع اول آید بی جدال 2585
  • Ahir zaman Peygamberi Ahmed, Rebiyülevvel ayında göçtü, bunda hiç ihtilâf yoktur.
  • چون خبر یابد دلش زین وقت نقل ** عاشق آن وقت گردد او به عقل
  • Gönlü, bu göç zamanını haber alınca can ve gönülden o vakta âşık oldu.
  • چون صفر آید شود شاد از صفر ** که پس این ماه می‌سازم سفر
  • Safer gelince, bu ay bitince sefer edeceğim diye-neşelendi.
  • هر شبی تا روز زین شوق هدی ** ای رفیق راه اعلی می‌زدی
  • Her gece bu buluşmanın iştiyakıyla sabahlara kadar "Ey yücelerden yüce arkadaş!" der dururdu!