-
هوی فانی چونک خود فا او سپرد ** گشت باقی دایم و هرگز نمرد 2615
- Fâni varlık, kendisini ona verdi mi baki olur, asla ölmez.
-
همچو قطرهی خایف از باد و ز خاک ** که فنا گردد بدین هر دو هلاک
- Yelden, topraktan korkan ve bu ikisi yüzünden helak olan katra gibi!
-
چون به اصل خود که دریا بود جست ** از تف خورشید و باد و خاک رست
- Katra, aslı olan denize kavuştu mu güneşin? Hararetinden de kurtulur, yelden, topraktan da!
-
ظاهرش گم گشت در دریا و لیک ** ذات او معصوم و پا بر جا و نیک
- Zahirî, denizde yok olur ama zatı yok olmaz, ebedîleşir, iyileşir!
-
هین بده ای قطره خود را بیندم ** تا بیابی در بهای قطره یم
- Kendine gel ey katra da pişman olmaksızın varlığım ver, ver de bir katra ya karşılık uçsuz bucaksız denizi bul!
-
هین بده ای قطره خود را این شرف ** در کف دریا شو آمن از تلف 2620
- Kendine gel ey katra da bu şerefi bul, denizin avucuna düş, o avuçta telef olmaktan emin ol!
-
خود کرا آید چنین دولت به دست ** قطرهای را بحری تقاضاگر شدست
- Böyle bir devlet, kimin eline düşmüştür: Bir deniz, bir katrayı dilemekte, istemekte!
-
الله الله زود بفروش و بخر ** قطرهای ده بحر پر گوهر ببر
- Allah hakkı için Allah hakkı için çabuk sat ve satın al... Bir katrayı ver, incilerle dolu denizi elde et!
-
الله الله هیچ تاخیری مکن ** که ز بحر لطف آمد این سخن
- Allah hakkı için, Allah hakkı için hiç geciktirme. Bu söz, lütuf denizinden gelmede!
-
لطف اندر لطف این گم میشود ** که اسفلی بر چرخ هفتم میشود
- Lütuf bile bu lütfun içinde kaybolur, aşağılık bir adam, yedinci kat göğe çıkıyor