English    Türkçe    فارسی   

4
2683-2692

  • جرعه‌ی می را خدا آن می‌دهد ** که بدو مست از دو عالم می‌دهد
  • Allah bir yudumcuk şaraba öyle bir hassa vermiştir ki adamı sarhoş eder, iki âlemden de kurtarır!
  • خاصیت بنهاده در کف حشیش ** کو زمانی می‌رهاند از خودیش
  • Bir avuç yeşil ota, esrara öyle bir hassa vermiştir ki bir zaman olsun insanı kendisinden alır!
  • خواب را یزدان بدان سان می‌کند ** کز دو عالم فکر را بر می‌کند 2685
  • Allah uykuya öyle bir hal vermiştir ki düşünceyi iki âlemden de keser!
  • کرد مجنون را ز عشق پوستی ** کو بنشناسد عدو از دوستی
  • Mecnun' u, bir deri aşkından öyle bir hale getirmiştir ki dostu düşmandan fark etmez olmuştur.
  • صد هزاران این چنین می‌دارد او ** که بر ادراکات تو بگمارد او
  • Senin anlayışına havale edilecek bunun gibi yüzbinlerce şarabı vardır onun!
  • هست میهای شقاوت نفس را ** که ز ره بیرون برد آن نحس را
  • Nefsin, kötülük şarapları var ki o kötü kişiyi bunlarla yoldan çıkarır!
  • هست میهای سعادت عقل را ** که بیابد منزل بی‌نقل را
  • Aklın, kutluluk şarapları var ki insan onların neşesiyle zevalsiz bir konak bulur.
  • خیمه‌ی گردون ز سرمستی خویش ** بر کند زان سو بگیرد راه پیش 2690
  • Sarhoşlukla gök kubbe çadırını o yandan söker, yola düşer!
  • هین بهر مستی دلا غره مشو ** هست عیسی مست حق خر مست جو
  • Kendine gel ey gönül de mağrur olma. İsa, Allah sarhoşudur, eşek, arpa sarhoşu!
  • این چنین می را بجو زین خنبها ** مستی‌اش نبود ز کوته دنبها
  • Şu küplerden o çeşit şaraplar ara ki sarhoşluğunun sonu gelmesin!