English    Türkçe    فارسی   

4
2688-2697

  • هست میهای شقاوت نفس را ** که ز ره بیرون برد آن نحس را
  • Nefsin, kötülük şarapları var ki o kötü kişiyi bunlarla yoldan çıkarır!
  • هست میهای سعادت عقل را ** که بیابد منزل بی‌نقل را
  • Aklın, kutluluk şarapları var ki insan onların neşesiyle zevalsiz bir konak bulur.
  • خیمه‌ی گردون ز سرمستی خویش ** بر کند زان سو بگیرد راه پیش 2690
  • Sarhoşlukla gök kubbe çadırını o yandan söker, yola düşer!
  • هین بهر مستی دلا غره مشو ** هست عیسی مست حق خر مست جو
  • Kendine gel ey gönül de mağrur olma. İsa, Allah sarhoşudur, eşek, arpa sarhoşu!
  • این چنین می را بجو زین خنبها ** مستی‌اش نبود ز کوته دنبها
  • Şu küplerden o çeşit şaraplar ara ki sarhoşluğunun sonu gelmesin!
  • زانک هر معشوق چون خنبیست پر ** آن یکی درد و دگر صافی چو در
  • Çünkü her sevgili, dolu bir küpe benzer, o tortuludur, bu inci gibi saf!
  • می‌شناسا هین بچش با احتیاط ** تا میی یابی منزه ز اختلاط
  • Ey şarabı anlayan, tanıyan er, ihtiyatla tat da karışıksız, katıksız arı duru bir şarap bulasın!
  • هر دو مستی می‌دهندت لیک این ** مستی‌ات آرد کشان تا رب دین 2695
  • Her iki şarap da sarhoşluk verir ama bunun sarhoşluğu, adamı ta Allah' ya kadar çeker götürür!
  • تا رهی از فکر و وسواس و حیل ** بی عقال این عقل در رقص‌الجمل
  • Bunu iç de düşünceden, vesveselerden, hile ve düzenlerden kurtul; akıl bağı olmaksızın deve gibi coş, raksa giriş!
  • انبیا چون جنس روحند و ملک ** مر ملک را جذب کردند از فلک
  • Peygamberler, ruh ve melek âmindendirler, o yüzden gökteki meleği çekerler.