-
ما بلغو و لهو فربه گشتهایم ** در نصیحت خویش را نسرشتهایم
- Biz, oyunla, abes ve saçma şeylerle semirmişiz... Öğüte hiç alışmamışız!
-
هست قوت ما دروغ و لاف و لاغ ** شورش معدهست ما را زین بلاغ
- Bizim gıdamız yalandır, asılsız lâftır, saçma sapan sözlerdir... Sizin bildirdiğiniz şeyler, midemizi bozuyor.
-
رنج را صدتو و افزون میکنید ** عقل را دارو به افیون میکنید
- Siz bu sözlerle hastalığımızı yüzlerce defa artırıyor... Akla ilâç olarak afyon veriyorsunuz” demişlerdir.
-
معالجه کردن برادر دباغ دباغ را به خفیه به بوی سرگین
- Tabağın kardeşinin, tabağı gizlice fışkı kokusuyla tedavisi
-
خلق را میراند از وی آن جوان ** تا علاجش را نبینند آن کسان
- Delikanlı, kardeşine yapacağı ilâcı kimse görmesin diye halkı uzaklaştırdı.
-
سر به گوشش برد همچون رازگو ** پس نهاد آن چیز بر بینی او 290
- 290.Gizli bir şeyler söyler gibi ağzını kulağına götürdü, sonra da o şeyi burnuna koydu.
-
کو به کف سرگین سگ ساییده بود ** داروی مغز پلید آن دیده بود
- Köpek pisliğini avucuna sürtmüştü... Pis beynin ilâcını bu pislikle görmüştü.
-
ساعتی شد مرد جنبیدن گرفت ** خلق گفتند این فسونی بد شگفت
- Avucunu koklatır koklatmaz adam, deprenmeye başladı. Halk, bu pek mühim bir afsun dediler...
-
کین بخواند افسون به گوش او دمید ** مرده بود افسون به فریادش رسید
- Afsunu okuyup kulağına üfürdü... Adam adeta ölmüştü, afsun imdadına yetişti!
-
جنبش اهل فساد آن سو بود ** که زنا و غمزه و ابرو بود
- Kötü kişilerin hareketi o yandandır... Zina, bakışla, göz ve kaş işaretiyle harekete gelir.
-
هر کرا مشک نصیحت سود نیست ** لا جرم با بوی بد خو کردنیست 295
- Kime öğüt miski fayda vermezse muhakkak o, kötü kokulara alışmıştır.