English    Türkçe    فارسی   

4
2873-2882

  • سکه‌ی شاهان همی گردد دگر ** سکه‌ی احمد ببین تا مستقر
  • Padişahların paraları değişir durur.. fakat Ahmed’in parası, kıyamete dek sürer gider!
  • بر رخ نقره و یا روی زری ** وا نما بر سکه نام منکری
  • Altın olsun, gümüş olsun... bir paranın üstünde bir münkirin adını gösterene!
  • خود مگیر این معجز چون آفتاب ** صد زبان بین نام او ام‌الکتاب 2875
  • Hadi bunu mucize sayma! Peki bir de güneş gibi apaydın olan ve adına Ümmül Kitap denen yüz dilli Kuran’a bak!
  • زهره نی کس را که یک حرفی از آن ** یا بدزدد یا فزاید در بیان
  • Kimsenin ondan bir harfi çalmaya, yahut sözüne bir söz katmaya ne haddi var, ne kudreti!
  • یار غالب شو که تا غالب شوی ** یار مغلوبان مشو هین ای غوی
  • Üstünün dostu ol ki üstün olasın... kendine gel be hey azgın, mağluplara dost olma!
  • حجت منکر همین آمد که من ** غیر این ظاهر نمی‌بینم وطن
  • Münkirin delili, ancak ve ancak şudur: Ben şu görünen yurttan başka bir şey görmüyorum!
  • هیچ نندیشد که هر جا ظاهریست ** آن ز حکمتهای پنهان مخبریست
  • Hiç düşünmez ki nerede bir görünen şey varsa o, gizli hikmetleri haber vermededir.
  • فایده‌ی هر ظاهری خود باطنیست ** هم‌چو نفع اندر دواها کامنست 2880
  • Her görünen şeyin faydası, faydanın ilaçlarda gizli oluşu gibi o şeyin içinde gizlidir.
  • تفسیر این آیت کی و ما خلقنا السموات والارض و ما بینهما الا بالحق نیافریدمشان بهر همین کی شما می‌بینید بلک بهر معنی و حکمت باقیه کی شما نمی‌بینید آن را
  • “Gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri hak üzere yarattım” yani onları yalnız görün diye değil,sizin görmediğiniz mâna ve bakî olan bir hikmet için yarattım âyetinin tefsiri
  • هیچ نقاشی نگارد زین نقش ** بی امید نفع بهر عین نقش
  • Hiçbir ressam var mıdır ki yaptığı resmi, hiçbir menfaat ümidi gözetmeden yalnız resim yapmak için yapsın.
  • بلک بهر میهمانان و کهان ** که به فرجه وارهند از اندهان
  • Hem resim yapmak için yapar, hem de uluların büyüklerin bir vesile ile kederlerinden kurtulmalarını ister.