English    Türkçe    فارسی   

4
2913-2922

  • واهب همت خداوندست و بس ** همت شاهی ندارد هیچ خس
  • Himmeti veren ancak Tanrıdır... hiçbir saman çöpü, padişahın himmetine sahip değildir.
  • نیست تخصیص خدا کس را به کار ** مانع طوع و مراد و اختیار
  • Tanrının bir adamı bir işe ayırması, bir işe koşması, dileği, isteği, ihtiyar ve iradeyi men etmek değildir ki!
  • لیک چون رنجی دهد بدبخت را ** او گریزاند به کفران رخت را 2915
  • Fakat talihsize bir zahmet erdi mi o pılısını pırtısını toplar, küfür ve isyan semtine çeker.
  • نیکبختی را چو حق رنجی دهد ** رخت را نزدیکتر وا می‌نهد
  • Talihli birisine bir zahmet verdi mi o, pılısını pırtısını daha yakına çeker getirir.
  • بددلان از بیم جان در کارزار ** کرده اسباب هزیمت اختیار
  • Kötü yürekliler, korkularından savaşta kaçma sebeplerini ele alırlar, onlara yapışırlar.
  • پردلان در جنگ هم از بیم جان ** حمله کرده سوی صف دشمنان
  • Cesur erlerse yine can korkusundan düşman saflarına hücum ederler.
  • رستمان را ترس و غم وا پیش برد ** هم ز ترس آن بددل اندر خویش مرد
  • Korku ve tasa Rüstem’leri ileri götürür... o kötü yürekli korkaksa korkusundan olduğu yerde ölür gider.
  • چون محک آمد بلا و بیم جان ** زان پدید آید شجاع از هر جبان 2920
  • Belâ ve can korkusu mihenktir... onun içindir yiğitler, tehlike anında korkaklardan ayırt edilirler.
  • وحی کردن حق به موسی علیه‌السلام کی ای موسی من کی خالقم تعالی ترا دوست می‌دارم
  • Tanrı’nın Musa Aleyhisselâm’a”Ey Musa,ben yaratıcı Tanrı,seni seviyorum”diye vahyetmesi
  • گفت موسی را به وحی دل خدا ** کای گزیده دوست می‌دارم ترا
  • Tanrı Musa’nın gönlüne vahyetti: “Ey seçilmiş kişi ben seni seviyorum.”
  • گفت چه خصلت بود ای ذوالکرم ** موجب آن تا من آن افزون کنم
  • Musa ey kerem sahibi dedi: sebebini söyle de neyse onu arttırayım.