-
گر بدی کردی نبایستی رمید ** خاصه نیکی کرد آن یار حمید
- Kötülük bile yapsaydı kaçmaman gerekti... halbuki o temiz ve iyi dost, sana iyilikte bulundu!
-
گفت بهر شاه مبذولست جان ** او چرا آید شفیع اندر میان
- Nedim dedi ki: Ben, canımı padişaha feda edecektim... o, neden araya girdi de şefaatte bulundu?
-
لی معالله وقت بود آن دم مرا ** لا یسع فیه نبی مجتبی 2960
- O anda ben Tanrıyla öyle bir haldeydim ki aramıza seçilmiş bir peygamber bile giremezdi!
-
من نخواهم رحمتی جز زخم شاه ** من نخواهم غیر آن شه را پناه
- Padişahın kahrından başka bir rahmet istemem, ondan başka kimseye sığınamam.
-
غیر شه را بهر آن لا کردهام ** که به سوی شه تولا کردهام
- Ben, padişaha yüz tutmuş, onu sevmiş, ondan başkasını yok bilmişim!
-
گر ببرد او به قهر خود سرم ** شاه بخشد شصت جان دیگرم
- Kahrı ile başımı kesse bile bana altmış tane can bağışlar!
-
کار من سربازی و بیخویشی است ** کار شاهنشاه من سربخشی است
- Benim işim başımla oynamak, arlıktan geçmektir... padişahımın işi de baş bağışlamaktır.
-
فخر آن سر که کف شاهش برد ** ننگ آن سر کو به غیری سر برد 2965
- Padişahın eliyle kesilen başa ne mutlu... yazıklar olsun ondan başkasına eğilen başa !
-
شب که شاه از قهر در قیرش کشید ** ننگ دارد از هزاران روز عید
- Padişah kahreder de geceyi zift gibi karanlık bir hale sokarsa gece, öyle bir yüce dereceye erer ki binlerce bayram günü olmadan bile arlanır!
-
خود طواف آنک او شهبین بود ** فوق قهر و لطف و کفر و دین بود
- Padişahı gören kimsenin padişahın etrafında dönmesi kahrın da üstündedir, lûtfun da; küfürden de üstündür, dinden de!