-
یا چو آدم کرده تلقینش خدا ** بیحجاب مادر و دایه و ازا
- Yahut Âdem gibi ana ve dadı hicabı olmaksızın Tanrı telkini ile söyler.
-
یا مسیحی که به تعلیم ودود ** در ولادت ناطق آمد در وجود
- Yahut da Tanrı belletmesiyle Mesih gibi doğar doğmaz konuşur.
-
از برای دفع تهمت در ولاد ** که نزادست از زنا و از فساد
- Doğuşundaki zina ve fesat töhmetlerini reddetmek, zinadan doğmadığını anlatmak için dile gelir.
-
جنبشی بایست اندر اجتهاد ** تا که دوغ آن روغن از دل باز داد 3045
- Çalışmada bir hareket gerek ki ayran, gönüldeki yağdan ayrılsın!
-
روغن اندر دوغ باشد چون عدم ** دوغ در هستی برآورده علم
- Yağ, ayran içinde âdeta yok gibidir de ayran, varlık alemine bayrak dikmiştir.
-
آنک هستت مینماید هست پوست ** وآنک فانی مینماید اصل اوست
- Sen de var olarak görünen deriden ibarettir... fâni görünen yok mu?Asıl var olan odur işte!
-
دوغ روغن ناگرفتست و کهن ** تا بنگزینی بنه خرجش مکن
- Yağlanmamış, eskimemiş ayranın varsa dövüp yağını çıkarmadıkça sakın harcama!
-
هین بگردانش به دانش دست دست ** تا نماید آنچ پنهان کرده است
- Hemen onu bilgiyle elden ele alarak döndüre dur da gizlendiğini meydana çıkarsın.
-
زآنک این فانی دلیل باقیست ** لابهی مستان دلیل ساقیست 3050
- Çünkü bu fâni olan şey, bakînin delilidir... nitekim sarhoşların yalvarmaları da sâkiye delildir!
-
مثال دیگر هم درین معنی
- Buna dair başka bir misâl
-
هست بازیهای آن شیر علم ** مخبری از بادهای مکتتم
- Bayraklardaki aslanların hareketi, gizli bir yelin varlığından haber verir.