-
یک عروسی کرد شاه او را چنان ** که جلاب قند بد پیش سگان
- Padişah ona öyle bir düğün yaptı ki köpeklerin önüne bile gülsuyu şerbeti kondu.
-
جادوی کمپیر از غصه بمرد ** روی و خوی زشت فا مالک سپرد
- Büyücü kocakarı kederinden geberdi... çirkin yüzünü de cehennem Malikine tapşırdı çirkin huyunu da!
-
شاهزاده در تعجب مانده بود ** کز من او عقل و نظر چون در ربود 3180
- Şehzade o kocakarı benim aklımı nasıl oldu da çeldi diye hayretlere düşmüştü!
-
نو عروسی دید همچون ماه حسن ** که همی زد بر ملیحان راه حسن
- Güzellikte aya benzeyen ve güzellerin güzellik yolunu kesip vuran gelini görünce,
-
گشت بیهوش و برو اندر فتاد ** تا سه روز از جسم وی گم شد فاد
- Aklı başından gitti düşüp bayıldı... tam üç gün aklı başına gelmedi!
-
سه شبان روز او ز خود بیهوش گشت ** تا که خلق از غشی او پر جوش گشت
- Üç gün üç gece kendisini kaybetti. Halk onun baygınlığından meraka düştü.
-
از گلاب و از علاج آمد به خود ** اندک اندک فهم گشتش نیک و بد
- Gül suları ile, ilâçlarla nihayet kendisine geldi... yavaş yavaş açıldı, iyiyi, kötüyü anlamaya başladı.
-
بعد سالی گفت شاهش در سخن ** کای پسر یاد آر از آن یار کهن 3185
- Bir yıl sonra padişah söz arasında ona dedi ki: Oğlum hele o eski sevgiliyi hatırla bakalım!
-
یاد آور زان ضجیع و زان فراش ** تا بدین حد بیوفا و مر مباش
- O seninle beraber yatanı, o yatağı bir hatırla da bu derece vefasız ve acı sözlü olma.
-
گفت رو من یافتم دار السرور ** وا رهیدم از چه دار الغرور
- Şehzade bırak baba dedi... ben, neşe yurdunu buldum, gurur yurdunun aldanma diyarının kuyusundan kurtuldum.