English    Türkçe    فارسی   

4
3213-3222

  • چونک صبرت نیست زین آب سیاه ** چون صبوری داری از چشمه‌ی اله
  • Bu kara sudan ayrılamıyorsun da Tanrı kaynağından ayrılmaya nasıl katlanıyorsun ya?
  • چونک بی این شرب کم داری سکون ** چون ز ابراری جدا وز یشربون
  • Bu kara suyu içmedikçe pek dinlenemiyor, esenleşemiyorsun... iyi kişilerden ve onların içtikleri kaynak suyundan ayrılınca halin ne olur?
  • گر ببینی یک نفس حسن ودود ** اندر آتش افکنی جان و وجود 3215
  • Bir nefescik Tanrı güzelliğini görsen canın da ateşlere düşer, vücudun da!
  • جیفه بینی بعد از آن این شرب را ** چون ببینی کر و فر قرب را
  • Ondan sonra bu suyu cife görürsün... Tanrı yakınlığının debdebesini gördün mü,
  • هم‌چو شه‌زاده رسی در یار خویش ** پس برون آری ز پا تو خار خویش
  • Şehzade gibi sevgiline kavuşursun... ayağındaki dikeni çıkarırsın!
  • جهد کن در بی‌خودی خود را بیاب ** زودتر والله اعلم بالصواب
  • Kendinden geçmeye çalış da hemencecik kendini bul... doğrusunu Tanrı daha iyi bilir.
  • هر زمانی هین مشو با خویش جفت ** هر زمان چون خر در آب و گل میفت
  • Aklını başına devşir; her zaman kendinle eş olma... her an eşek gibi balçığa düşme.
  • از قصور چشم باشد آن عثار ** که نبیند شیب و بالا کور وار 3220
  • Bu sürçme, gözünün iyi görmeyişindendir... kör gibi inişi yokuşu göremiyorsun.
  • بوی پیراهان یوسف کن سند ** زانک بویش چشم روشن می‌کند
  • Yusuf’un gömleğinin kokusunu kendine senet yap... çünkü onun kokusu gözleri aydın eder!
  • صورت پنهان و آن نور جبین ** کرده چشم انبیا را دوربین
  • O gizli suretle o alındaki nur, peygamberlerin gözlerini uzakları görür bir hale getirmiştir.