-
چونک صبرت نیست زین آب سیاه ** چون صبوری داری از چشمهی اله
- Bu kara sudan ayrılamıyorsun da Tanrı kaynağından ayrılmaya nasıl katlanıyorsun ya?
-
چونک بی این شرب کم داری سکون ** چون ز ابراری جدا وز یشربون
- Bu kara suyu içmedikçe pek dinlenemiyor, esenleşemiyorsun... iyi kişilerden ve onların içtikleri kaynak suyundan ayrılınca halin ne olur?
-
گر ببینی یک نفس حسن ودود ** اندر آتش افکنی جان و وجود 3215
- Bir nefescik Tanrı güzelliğini görsen canın da ateşlere düşer, vücudun da!
-
جیفه بینی بعد از آن این شرب را ** چون ببینی کر و فر قرب را
- Ondan sonra bu suyu cife görürsün... Tanrı yakınlığının debdebesini gördün mü,
-
همچو شهزاده رسی در یار خویش ** پس برون آری ز پا تو خار خویش
- Şehzade gibi sevgiline kavuşursun... ayağındaki dikeni çıkarırsın!
-
جهد کن در بیخودی خود را بیاب ** زودتر والله اعلم بالصواب
- Kendinden geçmeye çalış da hemencecik kendini bul... doğrusunu Tanrı daha iyi bilir.
-
هر زمانی هین مشو با خویش جفت ** هر زمان چون خر در آب و گل میفت
- Aklını başına devşir; her zaman kendinle eş olma... her an eşek gibi balçığa düşme.
-
از قصور چشم باشد آن عثار ** که نبیند شیب و بالا کور وار 3220
- Bu sürçme, gözünün iyi görmeyişindendir... kör gibi inişi yokuşu göremiyorsun.
-
بوی پیراهان یوسف کن سند ** زانک بویش چشم روشن میکند
- Yusuf’un gömleğinin kokusunu kendine senet yap... çünkü onun kokusu gözleri aydın eder!
-
صورت پنهان و آن نور جبین ** کرده چشم انبیا را دوربین
- O gizli suretle o alındaki nur, peygamberlerin gözlerini uzakları görür bir hale getirmiştir.