-
همچو شهزاده رسی در یار خویش ** پس برون آری ز پا تو خار خویش
- Şehzade gibi sevgiline kavuşursun... ayağındaki dikeni çıkarırsın!
-
جهد کن در بیخودی خود را بیاب ** زودتر والله اعلم بالصواب
- Kendinden geçmeye çalış da hemencecik kendini bul... doğrusunu Tanrı daha iyi bilir.
-
هر زمانی هین مشو با خویش جفت ** هر زمان چون خر در آب و گل میفت
- Aklını başına devşir; her zaman kendinle eş olma... her an eşek gibi balçığa düşme.
-
از قصور چشم باشد آن عثار ** که نبیند شیب و بالا کور وار 3220
- Bu sürçme, gözünün iyi görmeyişindendir... kör gibi inişi yokuşu göremiyorsun.
-
بوی پیراهان یوسف کن سند ** زانک بویش چشم روشن میکند
- Yusuf’un gömleğinin kokusunu kendine senet yap... çünkü onun kokusu gözleri aydın eder!
-
صورت پنهان و آن نور جبین ** کرده چشم انبیا را دوربین
- O gizli suretle o alındaki nur, peygamberlerin gözlerini uzakları görür bir hale getirmiştir.
-
نور آن رخسار برهاند ز نار ** هین مشو قانع به نور مستعار
- O yüzün nuru, insanı ateşten kurtarır... kendine gel de iğreti nura kâni olma.
-
چشم را این نور حالیبین کند ** جسم و عقل و روح را گرگین کند
- Bu nur, insana ancak içinde bulunduğu zamanı gösterir; bedeni aklı ve ruhu uyuz eder.
-
صورتش نورست و در تحقیق نار ** گر ضیا خواهی دو دست از وی بدار 3225
- Görünüşü nurdur ama hakikatte ateştir. Eğer ışık istiyorsan iki elini de bu nurdan çek!
-
دم به دم در رو فتد هر جا رود ** دیده و جانی که حالیبین بود
- Ancak içinde bulunduğu zamanı ve hali gören göz ve can, nereye giderse gitsin an be an yüzüstü düşer.