English    Türkçe    فارسی   

4
3359-3368

  • یا کسی کو در بصیرتهای من ** شد خلیفه‌ی راستی بر جای من
  • Yahut da benim can gözüme varis olan, doğrulukta benim yerime geçen halifemdir.
  • کشتی نوحیم در دریا که تا ** رو نگردانی ز کشتی ای فتی 3360
  • Yiğit, gemiden yüz döndürmemem gerek... işte biz, denizdeki Nuh gemisiyiz!
  • هم‌چو کنعان سوی هر کوهی مرو ** از نبی لا عاصم الیوم شنو
  • Kenan gibi her dağa gitme... Kuran’dan “Bu gün kurtuluş yoktur “ayetini duy!
  • می‌نماید پست این کشتی ز بند ** می‌نماید کوه فکرت بس بلند
  • Gözün bağlı da bu gemi, onun için sana aşağı, düşünce dağın da pek yüksek görünmede!
  • پست منگر هان و هان این پست را ** بنگر آن فضل حق پیوست را
  • Aman ha aman bu alçacık gemiye hor bakma... Tanrının buna gelip duran ihsanına bak.
  • در علو کوه فکرت کم نگر ** که یکی موجش کند زیر و زبر
  • Düşünce dağının yüceliğine de pek bakma... çünkü onu bir dalga altüst ediverir!
  • گر تو کنعانی نداری باورم ** گر دو صد چندین نصیحت پرورم 3365
  • Eğer Kenan’san, sana bunun gibi iki yüz nasihat versem yine bana inanmazsın!
  • گوش کنعان کی پذیرد این کلام ** که برو مهر خدایست و ختام
  • Bu sözü Kenan’ın kulağı nereden kabul edecek? Onu Tanrı mühürlemiş gitmiş.
  • کی گذارد موعظه بر مهر حق ** کی بگرداند حدث حکم سبق
  • Tanrının mühürlediği kulağa öğüt mü girer? Sonradan olan şey, ezeli hükmü nasıl değiştirir?
  • لیک می‌گویم حدیث خوش‌پیی ** بر امید آنک تو کنعان نه‌ای
  • Fakat Kenan değilsin ümidi ile yine sana bir hoş söz söyleyeyim: