-
دادی انصاف و رهیدی از بلا ** تو عدو بودی شدی ز اهل ولا
- İnsafa geldin, belâdan halâs oldun; düşmandın muhabbet ehline katıldın!
-
خوی بد در ذات تو اصلی نبود ** کز بد اصلی نیاید جز جحود
- Kötü huy zaten senin aslında yoktu... aslı kötü olandan inattan, kötülükten başka bir şey gelmez.
-
آن بد عاریتی باشد که او ** آرد اقرار و شود او توبهجو
- Fakat aslında kötülük olmayan ve iğreti olarak kötü huylara sahip olan, kötülüğünü ikrar eder, tövbe etmeyi diler.
-
همچو آدم زلتش عاریه بود ** لاجرم اندر زمان توبه نمود
- Âdem peygamber gibi. Onun işlediği o pek ehemmiyetsiz suç da iğretiydi de derhal tövbe etti.
-
چونک اصلی بود جرم آن بلیس ** ره نبودش جانب توبهی نفیس 3415
- Fakat İblisin suçu, asli olduğundan canım tövbeye yol yoktu ona.
-
رو که رستی از خود و از خوی بد ** واز زبانهی نار و از دندان دد
- Yürü, kendinden de kurtuldun, kötü huydan da, cehennem alevinden de halâs oldun, yırtıcı hayvanların dişlerinden de!
-
رو که اکنون دست در دولت زدی ** در فکندی خود به بخت سرمدی
- Yürü, şimdicik devleti elde ettin, kendini ebedi bir kutluluğa attın.
-
ادخلی تو فی عبادی یافتی ** ادخلی فی جنتی در بافتی
- “Kullarımın arasına katıl” devletine eriştin, “Cennetime gir” kumaşını dokudun!
-
در عبادش راه کردی خویش را ** رفتی اندر خلد از راه خفا
- Kulları arasına girmeye yol buldun, gizli bir yolda ebedi cennete sokuldun.
-
اهدنا گفتی صراط مستقیم ** دست تو بگرفت و بردت تا نعیم 3420
- “Bize doğru yolu göster” dedin; doğru yolda elini tuttu seni ta cennete kadar götürdü.