English    Türkçe    فارسی   

4
3413-3422

  • آن بد عاریتی باشد که او ** آرد اقرار و شود او توبه‌جو
  • Fakat aslında kötülük olmayan ve iğreti olarak kötü huylara sahip olan, kötülüğünü ikrar eder, tövbe etmeyi diler.
  • هم‌چو آدم زلتش عاریه بود ** لاجرم اندر زمان توبه نمود
  • Âdem peygamber gibi. Onun işlediği o pek ehemmiyetsiz suç da iğretiydi de derhal tövbe etti.
  • چونک اصلی بود جرم آن بلیس ** ره نبودش جانب توبه‌ی نفیس 3415
  • Fakat İblisin suçu, asli olduğundan canım tövbeye yol yoktu ona.
  • رو که رستی از خود و از خوی بد ** واز زبانه‌ی نار و از دندان دد
  • Yürü, kendinden de kurtuldun, kötü huydan da, cehennem alevinden de halâs oldun, yırtıcı hayvanların dişlerinden de!
  • رو که اکنون دست در دولت زدی ** در فکندی خود به بخت سرمدی
  • Yürü, şimdicik devleti elde ettin, kendini ebedi bir kutluluğa attın.
  • ادخلی تو فی عبادی یافتی ** ادخلی فی جنتی در بافتی
  • “Kullarımın arasına katıl” devletine eriştin, “Cennetime gir” kumaşını dokudun!
  • در عبادش راه کردی خویش را ** رفتی اندر خلد از راه خفا
  • Kulları arasına girmeye yol buldun, gizli bir yolda ebedi cennete sokuldun.
  • اهدنا گفتی صراط مستقیم ** دست تو بگرفت و بردت تا نعیم 3420
  • “Bize doğru yolu göster” dedin; doğru yolda elini tuttu seni ta cennete kadar götürdü.
  • نار بودی نور گشتی ای عزیز ** غوره بودی گشتی انگور و مویز
  • Ey aziz kişi, ateştin, nur oldun... koruktun yaş ve kuru üzüm oldun.
  • اختری بودی شدی تو آفتاب ** شاد باشد الله اعلم بالصواب
  • Tanrı doğrusunu daha iyi bilir ya, yıldızdın güneş kesildin...neşelen artık!