-
من گمان بردم که ایمان آورم ** تا ازین طوفان خون آبی خورم
- Ben, iman edeyim de bu kan tufanından bir su içeyim diyordum.
-
من چه دانستم که تبدیلی کند ** در نهاد من مرا نیلی کند 3530
- Ben ne bilirdim ki Allah beni değiştirecek, gönlümü başka bir hale koyacak da beni Nil yapacak!
-
سوی چشم خود یکی نیلم روان ** برقرارم پیش چشم دیگران
- Başkalarının gözünde eskisi gibiyim ama benim gözüme akıp duran bir Nil görünmede!
-
همچنانک این جهان پیش نبی ** غرق تسبیحست و پیش ما غبی
- Nitekim bu âlem de Peygamberin gözüne tespihe gark olmuş görünmede... bize göreyse aptalca durup duruyor.
-
پیش چشمش این جهان پر عشق و داد ** پیش چشم دیگران مرده و جماد
- Onun gözüne bu âlem aşk ve ihsanla dolmuş görünüyor; başkasının gözüne ise ölü ve cansız.
-
پست و بالا پیش چشمش تیزرو ** از کلوخ و خشت او نکته شنو
- Yukarı olsun, aşağı olsun onca her yer, hızlı hızlı yürümede... o, taştan topraktan nükteler duymada!
-
با عوام این جمله بسته و مردهای ** زین عجبتر من ندیدم پردهای 3535
- Halbuki halka bunların hepsi kapalı... her şey ölü görünmede... ben, bundan daha ziyade şaşılacak bir perde görmedim.
-
گورها یکسان به پیش چشم ما ** روضه و حفره به چشم اولیا
- Bütün mezarlar bizce bir. Fakat velilerin gözünde kimisi cennet bahçesi, kimisi cehennem çukuru!
-
عامه گفتندی که پیغامبر ترش ** از چه گشتست و شدست او ذوقکش
- Halk, Peygamber ekşi suratlı; neden böyle niye zevki yok ki derlerdi.
-
خاص گفتندی که سوی چشمتان ** مینماید او ترش ای امتان
- İleri gelenlerse derlerdi ki: Sizin gözünüze öyle görünüyor o.