-
پیش چشمش این جهان پر عشق و داد ** پیش چشم دیگران مرده و جماد
- Onun gözüne bu âlem aşk ve ihsanla dolmuş görünüyor; başkasının gözüne ise ölü ve cansız.
-
پست و بالا پیش چشمش تیزرو ** از کلوخ و خشت او نکته شنو
- Yukarı olsun, aşağı olsun onca her yer, hızlı hızlı yürümede... o, taştan topraktan nükteler duymada!
-
با عوام این جمله بسته و مردهای ** زین عجبتر من ندیدم پردهای 3535
- Halbuki halka bunların hepsi kapalı... her şey ölü görünmede... ben, bundan daha ziyade şaşılacak bir perde görmedim.
-
گورها یکسان به پیش چشم ما ** روضه و حفره به چشم اولیا
- Bütün mezarlar bizce bir. Fakat velilerin gözünde kimisi cennet bahçesi, kimisi cehennem çukuru!
-
عامه گفتندی که پیغامبر ترش ** از چه گشتست و شدست او ذوقکش
- Halk, Peygamber ekşi suratlı; neden böyle niye zevki yok ki derlerdi.
-
خاص گفتندی که سوی چشمتان ** مینماید او ترش ای امتان
- İleri gelenlerse derlerdi ki: Sizin gözünüze öyle görünüyor o.
-
یک زمان درچشم ما آیید تا ** خندهها بینید اندر هل اتی
- Bir zamancağız bizim gözümüzle bakın da "Heletâ" daki gülüşleri görün hele!
-
از سر امرود بن بنماید آن ** منعکس صورت بزیر آ ای جوان 3540
- O ters şey, armut ağacının üstünde öyle görünür... a genç ağaçtan in de bak!
-
آن درخت هستی است امرودبن ** تا بر آنجایی نماید نو کهن
- O armut ağacı, varlık ağacıdır... sen orada oldukça sana yeni şey eski görünür.
-
تا بر آنجایی ببینی خارزار ** پر ز کزدمهای خشم و پر ز مار
- O ağacın üstünde oldukça âlem pis bir dikenlik, kızgın akreplerle, yılanlarla dopdolu bir yer görünür.