-
ظن ببرد از دور کان آنست و بس ** چون قج مغلوب وا میرفت پس
- Onu uzaktan gören, orada ancak o var sandı... hani mağlup olan koç kıçın kıçın geri gider ya; o da öyle geri gitti.
-
صورت حرف آن سر خر دان یقین ** در رز معنی و فردوس برین
- Harf suretini mâna bağına, yüce ve güzelim bahçeye konan eşek başı bil!
-
ای ضیاء الحق حسام الدین در آر ** این سر خر را در آن بطیخزار
- Ey Hak Ziyası Hüsameddin, bu eşek başını kavun karpuz bostanına getir.
-
تا سر خر چون بمرد از مسلخه ** نشو دیگر بخشدش آن مطبخه 3825
- Getir de eşek başı, salhanede nasıl öldüyse bu çiğ erin piştiği yer de ona başka bir hayat versin!
-
هین ز ما صورتگری و جان ز تو ** نه غلط هم این خود و هم آن ز تو
- İşte bizden suret düzmek, senden can vermek... hayır, yanlış söyledim... bu da senden, o da!
-
بر فلک محمودی ای خورشید فاش ** بر زمین هم تا ابد محمود باش
- Ey apaçık âlemi aydınlatan güneş, gökyüzünde övülmüşsün sen... yer de seni tanısın, yeryüzünde de ebediyen övül!
-
تا زمینی با سمایی بلند ** یکدل و یکقبله و یکخو شوند
- Övül de yere mensup olanlarda, yüce gök ehliyle gönülleri bir, kıbleleri bir, huyları bir olsunlar!
-
تفرقه برخیزد و شرک و دوی ** وحدتست اندر وجود معنوی
- Ayrılık kalksın, şirk ve ikilik kalmasın! Zaten manevi varlık da ancak birlik vardır.
-
چون شناسد جان من جان ترا ** یاد آرند اتحاد ماجری 3830
- Benim canım senin canını tanıdı mı görüp geçirdikleri şeylerin aynı şeyler olduğunu hatırlarlar.
-
موسی و هارون شوند اندر زمین ** مختلط خوش همچو شیر و انگبین
- Yeryüzünde Musa ve Harun kesilirler... sütle bal gibi güzelce birbirlerine karışır, kaynaşırlar.