-
بر فلک محمودی ای خورشید فاش ** بر زمین هم تا ابد محمود باش
- Ey apaçık âlemi aydınlatan güneş, gökyüzünde övülmüşsün sen... yer de seni tanısın, yeryüzünde de ebediyen övül!
-
تا زمینی با سمایی بلند ** یکدل و یکقبله و یکخو شوند
- Övül de yere mensup olanlarda, yüce gök ehliyle gönülleri bir, kıbleleri bir, huyları bir olsunlar!
-
تفرقه برخیزد و شرک و دوی ** وحدتست اندر وجود معنوی
- Ayrılık kalksın, şirk ve ikilik kalmasın! Zaten manevi varlık da ancak birlik vardır.
-
چون شناسد جان من جان ترا ** یاد آرند اتحاد ماجری 3830
- Benim canım senin canını tanıdı mı görüp geçirdikleri şeylerin aynı şeyler olduğunu hatırlarlar.
-
موسی و هارون شوند اندر زمین ** مختلط خوش همچو شیر و انگبین
- Yeryüzünde Musa ve Harun kesilirler... sütle bal gibi güzelce birbirlerine karışır, kaynaşırlar.
-
چون شناسد اندک و منکر شود ** منکریاش پردهی ساتر شود
- Fakat azıcık tanır, bilir de inkâr ederse bu inkâr edişi de birliği örten bir perdeden ibarettir.
-
پس شناسایی بگردانید رو ** خشم کرد آن مه ز ناشکری او
- Nice tanıyıp bilenler de sonra yüz çevirdiler... İşte o ay yüzlü, bu çeşit adamın şükretmeyişine kızdı ya!
-
زین سبب جان نبی را جان بد ** ناشناسا گشت و پشت پای زد
- Bu yüzden kötü can, Peygamber'in canını tanımadı da tekmeledi ya!
-
این همه خواندی فرو خوان لم یکن ** تا بدانی لج این گبر کهن 3835
- Bunların hepsini okudun, bildin... şimdi "Lem yekün" suresini de oku da bu eski kâfirin inadını, ısrarını bil!
-
پیش از آنک نقش احمد فر نمود ** نعت او هر گبر را تعویذ بود
- Hazreti Ahmet'in sureti, bu âleme ziya salmadan önce onun vasıfları, her kâfirin muskasıydı.