-
سجده گه را تر کن از اشک روان ** کای خدا تو وا رهانم زین گمان
- Secde yerini gözyaşlarınla ısla... Ey Allah, beni bu şüpheden kurtar de!
-
آن زمان کت امتحان مطلوب شد ** مسجد دین تو پر خروب شد
- Sınamayı diledin mi işte o zaman din mescidin keçiboynuzuyla dolu demektir!
-
قصهی مسجد اقصی و خروب و عزم کردن داود علیهالسلام پیش از سلیمان علیهالسلام بر بنای آن مسجد
- Mescid-i Aksa ve keçiboynuzu, Davut aleyhisselâm’ın, Süleyman aleyhisselâm’dan önce o mescidi yapmaya niyetlenmesi
-
چون درآمد عزم داودی به تنگ ** که بسازد مسجد اقصی به سنگ
- Davut iyiden iyi taşla Mescid-i Aksâ’yı yapmaya niyetlendi, bu niyetle daraldı, bu işe girişmeyi iyice kurdu.
-
وحی کردش حق که ترک این بخوان ** که ز دستت برنیاید این مکان
- Allah, “Bu işten vazgeç... Bu mescidi sen yapamazsın.
-
نیست در تقدیر ما آنک تو این ** مسجد اقصی بر آری ای گزین 390
- Ey seçilmiş kişi, Mescid-i Aksâ’yı senin yapmanı biz takdir etmedik” diye kendisine vahiy etti.
-
گفت جرمم چیست ای دانای راز ** که مرا گویی که مسجد را مساز
- Davut “Ey sırları bilen Allah, suçum nedir? Neden mescidi yapma diyorsun bana?” dedi.
-
گفت بیجرمی تو خونها کردهای ** خون مظلومان بگردن بردهای
- Allah dedi ki: “Suçsuzsun, suçun yok ama kanlara girmişsin... Mazlumların kanlarını boynuna almışsın!
-
که ز آواز تو خلقی بیشمار ** جان بدادند و شدند آن را شکار
- Senin sesinden sayısız halk can verdi; sayısız halk, ona av oldu!
-
خون بسی رفتست بر آواز تو ** بر صدای خوب جانپرداز تو
- Sesin bir hayli kana girmiş, canlar yakan güzel nağmelerin bir hayli adamı canından etmiştir!”
-
گفت مغلوب تو بودم مست تو ** دست من بر بسته بود از دست تو 395
- Davut dedi ki: “Senin mağlûbundum, senin sarhoşundum... Elim, senin kuvvet ve kudretinle bağlıydı.