English    Türkçe    فارسی   

4
408-417

  • مومنان معدود لیک ایمان یکی ** جسمشان معدود لیکن جان یکی
  • İnananlar sayılıdır, çoktur ama iman birdir... Cisimleri çoktur ama canları tektir.
  • غیرفهم و جان که در گاو و خرست ** آدمی را عقل و جانی دیگرست
  • İnsanda öküzün, eşeğin anlayışından ve canından başka bir akıl, başka bir can vardır.
  • باز غیرجان و عقل آدمی ** هست جانی در ولی آن دمی 410
  • O deme erişen, o makamda Allah velisi olan kişide de, insandaki candan, akıldan başka ve ayrı bir can ve akıl vardır.
  • جان حیوانی ندارد اتحاد ** تو مجو این اتحاد از روح باد
  • Hayvani canlarda birlik yoktur... Sen bu birliği rüzgârın ruhunda arama!
  • گر خورد این نان نگردد سیر آن ** ور کشد بار این نگردد او گران
  • Bu hayvani can, ekmek yese insani ruhun karnı doymaz; bu yük çekse o, sıkıntı çekmez!
  • بلک این شادی کند از مرگ او ** از حسد میرد چو بیند برگ او
  • Hatta onun ölümüyle bu hayvani ruh, neşelenir, sevinir... İnsani ruhun bir şey elde ettiğini görünce de hasedinden ölür!
  • جان گرگان و سگان هر یک جداست ** متحد جانهای شیران خداست
  • Kurtların, köpeklerin canı, hep ayrı ayrıdır. Bir olan Allah aslanlarının canlarıdır.
  • جمع گفتم جانهاشان من به اسم ** کان یکی جان صد بود نسبت به جسم 415
  • Canları diye cemi sırasıyla söyledim... Çünkü o bir tek can, cisme nispetle yüz olur!
  • هم‌چو آن یک نور خورشید سما ** صد بود نسبت بصحن خانه‌ها
  • Gökteki bir tek güneşin bir tek nuru da ev içlerine vurunca yüzlerce nur olur ya!
  • لیک یک باشد همه انوارشان ** چونک برگیری تو دیوار از میان
  • Fakat ortadan duvarları kaldırdın mı hepsinin de nuru bir olur.