-
دور عثمان آمد او بالای تخت ** بر شد و بنشست آن محمودبخت 490
- Osman’ın devri gelince o üst basamağa çıktı, o bahtı kutlu, oraya oturdu.
-
پس سالش کرد شخصی بوالفضول ** که آن دو ننشستند بر جای رسول
- Herzevekilin biri ona sordu: “İlk iki halife, Peygamberin yerine oturmadılar.
-
پس تو چون جستی ازیشان برتری ** چون برتبت تو ازیشان کمتری
- Sen nasıl oldu da onlardan üstün olmaya kalkışıyorsun? Hâlbuki mertebe bakımından onlardan aşağısın sen.”
-
گفت اگر پایهی سوم را بسپرم ** وهم آید که مثال عمرم
- Osman dedi ki: “Üçüncü basamağa otursaydım beni Ömer’e benziyorum sanırlardı.
-
بر دوم پایه شوم من جایجو ** گویی بوبکرست و این هم مثل او
- İkinci basamağa otursaydım diyebilirlerdi ki bu Ebubekir’e benziyor, onun misli!
-
هست این بالا مقام مصطفی ** وهم مثلی نیست با آن شه مرا 495
- Bu üst basamak, Mustafa’nın makamı... O padişaha benzememe zaten imkânı yok.
-
بعد از آن بر جای خطبه آن ودود ** تا به قرب عصر لبخاموش بود
- Ondan sonra o merhametli halife, hutbe okuyacak yerde ta ikindiye yakın bir zamana kadar sustu kaldı.
-
زهره نه کس را که گوید هین بخوان ** یا برون آید ز مسجد آن زمان
- Kimsede, hadi okusana diyecek bir kudret de yoktu, mescitten çıkıp gidecek kudret de!
-
هیبتی بنشسته بد بر خاص و عام ** پر شده نور خدا آن صحن و بام
- Halkın ileri olanlarına da bir heybet çökmüştü, bayağılarına da. Mescidin içi, damı nurla dolmuştu!
-
هر که بینا ناظر نورش بدی ** کور زان خورشید هم گرم آمدی
- Can gözü açık olanlar o nuru görüyorlardı... Bırak onları, körler bile o nurla hararete gelmiş coşmuşlardı!